İçerik
Sunum, Neolitik dönemin Anadolu'daki gelişimini ve kültürel farklılıklarını ele almaktadır. Özellikle Çanak Çömlekli ve Çanak Çömleksiz Neolitik dönemler arasındaki geçişlere odaklanılır. Aşıklı Höyük ve Çatalhöyük gibi önemli yerleşimlerin mimari özellikleri, yaşam pratikleri, sembolik anlatımları ve cenaze gelenekleri karşılaştırılır. Batı Anadolu'daki yerleşimlerin de incelenmesiyle, bu bölgelerin savunma yapıları ve sanatsal öğelerindeki farklılıklar ortaya konulur. Metin, Neolitik'in Avcı Toplayıcılık'tan yerleşik yaşama geçişin karmaşıklığını ve bu değişimin insan sağlığı üzerindeki etkilerini vurgular.
3. Oturum: Aktarıcı: Ozan Yıldırım (Arkeolog, Profesyonel Turist Rehberi). Etkinlik süresi: 60 dakika.
İçerik Konusu: Çanak çömlekli neolitik dönem ve Orta Anadolu örnekleri: Aşıklı höyük ve Çatalhöyük.
Anadolu Kültür ve Sanat Tarihi 101-3: Çanak Çömlekli Neolitik Dönem - Aşıklı Höyük ve Çatalhöyük
Genel Bakış:
Bu brifing, Anadolu Neolitiği'nin Çanak Çömlekli dönemi başta olmak üzere, Paleolitik ve Çanak Çömleksiz Neolitik evrelerine değinerek tarımın başlangıcı, yerleşik yaşam, toplumsal değişimler, mimari farklılıklar ve kültürel unsurlar üzerine bir inceleme sunmaktadır. Özellikle Aşıklı Höyük ve Çatalhöyük gibi önemli merkezler üzerinden Doğu Anadolu, Orta Anadolu ve Batı Anadolu'nun kendine özgü kültürel dinamikleri ve Neolitikleşme süreci ele alınmaktadır. Metin, Neolitik'in geleneksel yorumlarının aksine, tarımın getirdiği zorluklar ve yaşam kalitesindeki düşüş gibi konuları da vurgulamaktadır.
Ana Temalar ve Önemli Fikirler/Olgular:
Neolitik Dönem ve Tarımın Başlangıcı:
- Neolitik, Holosen dönemi içinde yer alan ve yaklaşık 10.000 yıl önce tarım faaliyetlerinin veya düzenli seçici toplayıcılığın başladığı, gerçek anlamda tarımın ise MÖ 8700-7000 yılları arasında yaygınlaştığı bir evredir.
- İklim değişikliği ve nüfus artışıyla birlikte besin kaynaklarında çeşitlilik artmış, özellikle kurutulabilen ve stoklanabilen bakliyat ve tahıllar (buğday ve arpa) önem kazanmıştır.
- Neolitik, geleneksel "yeni taş çağı" tanımının ötesinde, yerleşik yaşamın ve toplumsal yapıdaki köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemdir.
Yerleşik Yaşam ve Toplumsal Değişimler:
- Tarımın ve artı ürünün ortaya çıkması, nüfusun kalabalıklaşmasına yol açmış ve bu durum "artı ürünün üzerinde Hakimiyet güç kuracak olan insanlar toplumda ayrışacak" şeklinde elitlerin ve toplumsal sınıfların ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır. Bu elitler zamanla yönetici, "Tanrı krallar" ve imparatorlar olarak evrilmiştir.
- Geleneksel Avcı-Toplayıcı yaşamın zorlu olduğu yorumuna karşın, Neolitik'le birlikte insanların "zamanının daraldığını daha çok çalışmak zorunda kaldıklarını ve bununla beraber de kişi başına düşen iş yükünün arttığı" yönünde yeni yorumlar bulunmaktadır. Avcı-Toplayıcılıkta dünyanın döngüsünü takip ederek daha az çalışmayla karın doyurma olasılığı olduğu belirtilir.
- Yerleşik yaşamın getirdiği yoğun temas ve kalabalık gruplar, bulaşıcı hastalıkların yayılması gibi "yaşam kalitesini düşüren durumlarla" karşılaşılmasına neden olmuştur.
Anadolu'da Neolitikleşme: Bölgesel Farklılıklar:
- Bereketli Hilal'in doğu ucu (Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye), Orta Anadolu ve Batı Anadolu'nun kendine özgü kültürel dinamikleri ve Neolitikleşme süreçleri vardır.
- Güneydoğu Anadolu Neolitiği (Göbeklitepe, Karahan Tepe, Sayburç): Çanak çömleksiz dönemin ilk evresini temsil eder (MÖ 9500-8700). Gerçek anlamda tarım olmasa da tahıl yetiştiriciliğinin veya seçici toplayıcılığın ilk dönemleri görülür. Yapılar genellikle zemin altı ve dairesel veya dörtgen planlıdır. Sembolik anlatım (hayvan tasvirleri, figürinler, heykeller) çok yoğundur.
- Orta Anadolu Neolitiği (Aşıklı Höyük, Çatalhöyük): Güneydoğu Anadolu'dan yaklaşık 1000 yıl daha geç başlar. Aşıklı Höyük (Çanak çömleksiz ve çanak çömlekli erken evreleri) zeminden yüksek, kerpiç duvarlı, bitişik ve sıkışık planlı yapılara sahiptir. Her evin kendi duvarı vardır ve girişler damdan olabilir. Sembolik anlatım yok denecek kadar azdır. Çatalhöyük (Çanak çömlekli Neolitik) Aşıklı Höyük'e göre daha geç olmasına rağmen, her yapının ayrı duvarı olması gibi Orta Anadolu özelliklerini ve damdan giriş gibi unsurları sürdürür. Yapılar sıkışık ve birbirine bitişiktir, ancak ilk kazıların aksine sokakların varlığı da tespit edilmiştir. Sembolik anlatım (duvar resimleri, kabartmalar, figürinler) yeniden yoğunlaşır.
- Batı Anadolu Neolitiği (Bademağacı, Höyücek, Hacılar, Kuruçay, Ulucak, Ilıpınar): Göller Bölgesi ve civarını kapsar. Evler arasında boşluklar bulunur, Orta Anadolu'daki gibi sıkışık bir planlama yoktur. Yapılar kerpiçtendir. Bazı yerleşimlerde (Hacılar, Kuruçay) savunma duvarları ve kuleler görülür. Figüratif anlatım (özellikle kilolu kadın figürleri) Orta Anadolu ile benzerlik gösterir. Ilıpınar gibi bazı yerlerde ise dairesel yerleşim planı ve hendek gibi savunma önlemleri mevcuttur.
Mimari Özellikler ve Yerleşim Planları:
- Neolitik boyunca dairesel plandan dörtgen plana geçiş genel bir eğilimdir.
- Güneydoğu Anadolu'da zemin altı yapılar yaygınken, Orta ve Batı Anadolu'da zeminden yüksek yapılar görülür.
- Aşıklı Höyük ve Çatalhöyük'te yapıların bitişik ve sıkışık olması, damdan girişin yaygın olması (sosyalleşme ve geçiş alanları olarak damların kullanılması) dikkat çekicidir. Bu durum, mahallelerin kendi içinde kültürel birlikteliği veya ailelerin devamlılığına işaret edebilir.
- Yapıların (kerpiç) belirli periyotlarla (30-60 yıl) yıkılıp aynı ölçekte yeniden inşa edilmesi ("yapıların büyüme veya küçülme durumu yok Bir önceki Mülkiyet hakkı Neyse bu mülkiyet hakkının korunduğunu görüyoruz") mülkiyet kavramının varlığına işaret eder.
- Batı Anadolu'da yapılar arasında boşlukların olması, meydanların bulunması farklı bir yerleşim düzenini gösterir.
- Hacılar, Kuruçay ve Ilıpınar gibi bazı Batı Anadolu yerleşimlerinde savunma amaçlı çevre duvarları, kuleler veya hendekler inşa edilmesi, ilerleyen Neolitik evrelerinde yerleşimlerin korunma ihtiyacının arttığını gösterir. Bu, artı ürünün çekici hale gelmesi ve farklı grupların dikkatini çekebilmesiyle ilişkilendirilir.
İnanç, Ritüeller ve Sembolik Anlatım:
- Neolitik'te animizmden arkaik şamanizme doğru bir geçişin olduğu düşünülmektedir.
- Mezraa Teleilat'ta bulunan sivri burunlu, ağızsız figürinler ve küçük insan başları, maskelerle ilişkili olabilecek yorumlara (şaman maskeleri, başka bir kimliğe bürünme) yol açmıştır. Ağızsızlığın tanrının dilsizliğini ifade edebileceği bir diğer yorumdur.
- Aşıklı Höyük'te sembolik anlatımın çok az olması, bu toplumun farklı bir inanç çerçevesine sahip olabileceği veya organik malzemeden semboller kullandığı şeklinde yorumlanır.
- Çatalhöyük'te duvar resimleri, kabartmalar ve figürinlerle sembolik anlatım yoğunlaşır. Akbaba ve başsız insan tasvirleri, ölünün yüksek bir yere bırakılıp akbabalar tarafından temizlenmesi uygulamasını (sekonder gömü) akla getirir. Başın ayrılması ve bazen kırmızıya boyanması, bireyin anısını yaşatma ve önceki kuşaklara sahip çıkmayla ilişkilendirilir. Göbeklitepe'deki akbaba kabartmasıyla benzerlikler tartışılsa da kompozisyon ve anlam farklılıkları vurgulanır.
- Çatalhöyük'teki hayvan postlu, erekte pozisyonda insan tasvirleri ve boğa figürleriyle karşılaşan insanlar, Güneydoğu Anadolu Neolitiği'nin sembolik unsurlarının kültürel bellekte devam ettiğini gösterir.
- Çatalhöyük ve Hacılar gibi yerlerde kilolu, doğurganlığı ön planda olan kadın figürinleri yaygındır ve "doğurganlık kültü" ile ilişkilendirilir. Çatalhöyük'te erken dönemde taştan erkek figürlerinin, geç dönemde kilden kadın figürlerinin yaygınlaşması, toplumsal kimlikteki değişimin sembolik anlatıma yansıması olarak yorumlanır. Kalabalık içinden ayrışan kadın figürleri, şamanik ritüellerde liderlik eden kadınlara işaret edebilir.
Sağlık Durumu ve Gömü Pratikleri:
- Neolitik'le birlikte yerleşik yaşam ve tarıma bağımlılık, büyüme geriliği, diş çürüğü (nişastalı ürün tüketimi), kara akciğer (kapalı mekanlarda ateş yakılması) ve ağır fiziksel aşınmalar gibi sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
- Ölülerin bir kısmı, özellikle Aşıklı Höyük ve Çatalhöyük'te, evlerin içindeki basit çukurlara veya mekan altlarına "karınları içeriye çekik şekilde" (hoker pozisyonu) gömülmüştür. Gömülerin cinsiyet, yaş veya yönlenme açısından belirli bir örüntüsü yoktur. Bazı yorumlar bunu "at kültü" ile ilişkilendirse de netlik yoktur.
- Aşıklı Höyük'te bulunan beyin ameliyatı geçiren kadın iskeleti, dönem içinde bireyin toplum için önemine işaret eder. Bir ritüelden ziyade, "hayatta kalmaya çalışmak" gibi sağlıkla ilgili bir müdahale olduğu düşünülmektedir, zira benzer buluntuların yoğunluğu ritüel yorumu için yeterli değildir.
- Bazı yerleşimlerde ölülerin gömüldüğü yerlerle ocaklar arasında bir ilişki olduğu gözlemlenmiştir, bu durum ocağın varlığıyla hayatın devamlılığı arasındaki bir sembolizme işaret edebilir.
- Çatalhöyük'te kumaşa sarılı gömüler ve başsız gömüler de tespit edilmiştir, bu durum sekonder gömü pratikleriyle ilişkilendirilir.
Çanak Çömlekçilik:
- Döneme ismini veren çanak çömlek, kültürel ilişkileri anlamada önemli bir rol oynar.
- Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Batı Anadolu/Balkanlar çanak çömlekçiliği birbirinden tamamen farklıdır (boyama, bezeme, renk seçimi, dönem aralığı açısından).
- Figürinler ve figüratif anlatımlı eserlerdeki farklılıklar, seramikte de baskın bir şekilde ortaya çıkar.
Özetle:
Sağlanan metinler, Anadolu Neolitiği'nin sadece tarımın başlangıcı ve yerleşik yaşamın kurulmasıyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda iklimsel değişimler, nüfus artışı, toplumsal katmanlaşma, yaşam kalitesinde düşüşler, bölgesel kültürel farklılıklar, karmaşık inanç sistemleri ve sembolik anlatımlar, mimari çeşitlilik ve savunma ihtiyacının ortaya çıkışı gibi çok katmanlı bir süreci içerdiğini göstermektedir. Aşıklı Höyük ve Çatalhöyük gibi merkezler, bu sürecin farklı aşamalarını ve bölgesel özelliklerini anlamak için kritik öneme sahiptir. Geleneksel yorumların aksine, Neolitik'in insanlık için her zaman bir ilerleme ve rahatlama getirmediği, aksine yeni zorluklar ve problemler de beraberinde getirdiği vurgulanmaktadır. Seramik buluntularının kültürel ilişkileri anlamadaki önemi de metinde belirtilmekle birlikte, detayına girilmemiştir.
Neolitik Dönem iklim değişikliği ve insan yerleşimleri üzerindeki etkileri nelerdir?
Neolitik Dönem, Pleistosen (Son Buzul Çağı) sonrası Holosen iklim kuşağının başlangıcına denk gelir. Kabaca MÖ 10.000'lerde tarım faaliyetlerinin başladığı veya seçici toplayıcılığın düzenli hale geldiği, MÖ 9000'den itibaren ise gerçek anlamda tarımın görüldüğü bir dönemdir. İklimin değişmesiyle birlikte artan yiyecek ihtiyacı, daha kalabalık nüfusların ortaya çıkmasına ve besin kaynaklarında çeşitliliğin artmasına neden olmuştur. Özellikle bakliyat ve tahıllar gibi kurutulup stoklanabilen ürünlerin önemi artmış, bu da artı ürün üretimi ve stoklanabilir meta yaratılmasına yol açmıştır. Ancak, Neolitik Dönem aynı zamanda Avcı-toplayıcı yaşama kıyasla daha yoğun çalışma ihtiyacı, artan iş yükü ve kalabalık yerleşimlerde bulaşıcı hastalıkların yayılması gibi yaşam kalitesini düşüren durumları da beraberinde getirmiştir. Modern dönemde Sanayi Devrimi sonrası başlayan Antroposen iklim kuşağı ise insanın iklim üzerindeki etkisinin arttığını göstermektedir.
Anadolu'daki Neolitik yerleşimler, bölgelere göre ne gibi farklılıklar gösterir?
Anadolu'daki Neolitik yerleşimler, Bereketli Hilal (Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye), Orta Anadolu ve Batı Anadolu olmak üzere farklı kültürel özellikler sergiler. Güneydoğu Anadolu Neolitiği (örn. Göbeklitepe, Karahan Tepe, Sayburç, Mezraa Teleilat) daha eski tarihlere (yaklaşık MÖ 9500-7000) ve genellikle zemin altı, dairesel veya dikdörtgen planlı yapılara sahiptir. Bu bölgede hayvancılık tarımla birlikte önemli bir yer tutar ve sembolik anlatımlar (hayvan tasvirleri, figürinler, heykeller) oldukça yoğundur. Orta Anadolu Neolitiği (örn. Aşıklı Höyük, Çatalhöyük) Güneydoğu'dan yaklaşık 1000 yıl sonra başlamış olup, genellikle hemzemin, kerpiç duvarlı ve birbirine bitişik, sıkışık planlı yapılara sahiptir. Aşıklı Höyük'te sembolik anlatım çok azken, Çatalhöyük'te duvar resimleri, kabartmalar ve figürinler bulunur. Batı Anadolu Neolitiği (örn. Bademağacı, Höyücek, Hacılar, Kuruçay, Ilıpınar) ise evler arasında boşlukların olduğu, kerpiç evlerin bulunduğu bir yapıya sahiptir. Hacılar ve Kuruçay gibi bazı yerleşimlerde savunma amaçlı çevre duvarları ve kuleler görülürken, Ilıpınar'da dairesel yerleşim planı ve eğimli hendekler doğal bir koruma sağlamıştır. Mimari farklılıklara rağmen Batı Anadolu ve Orta Anadolu'da figüratif anlatım konusunda benzerlikler gözlemlenir.
Neolitik Dönemde tarımın başlaması toplum yapısını nasıl etkiledi?
Tarımın başlamasıyla birlikte artı ürün üretimi mümkün hale geldi. Bu artı ürünler üzerinde hakimiyet kuran veya kontrol eden kişiler, toplum içinde ayrışarak Seçkin sınıfların (elitlerin) oluşmasına yol açtı. Bu elitler zamanla iktidarı ellerinde tutan yöneticilere, tanrı-krallara ve imparatorlara dönüşen süreçlerin temelini atmış olabilirler. Tarım aynı zamanda yerleşik yaşamın yaygınlaşmasına ve daha kalabalık nüfusların bir arada yaşamasına neden olmuştur. Bu durum, birey başına düşen iş yükünü artırmış ve hastalıkların yayılması gibi yeni sosyal ve sağlık sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Ancak, tarımın getirdiği artı ürünler, insanın hayatta kalma endişesini bir nebze olsun hafifletmiş olabilir.
Aşıklı Höyük'teki yerleşim ve yaşam düzeni hakkında neler söylenebilir?
Aşıklı Höyük, Orta Anadolu Neolitiği'nin önemli bir yerleşimidir. Yerleşim, hemzemin, kerpiç duvarlı, tek katlı yapılardan oluşur. Yapılar genellikle 2-3 odalıdır ve çok az depolama alanına sahiptir. Evlerin girişleri genellikle damdan yapılır ve yapılar birbirine bitişik ve sıkışık bir plan gösterir. Her evin kendine ait bir duvarı bulunur, bu da mülkiyet kavramının varlığına işaret edebilir. Yapılar, yaklaşık 30-60 yıllık döngülerle yıkılıp aynı ölçekte tekrar inşa edilmiştir, bu da hanelerin ve geleneklerinin devamlılığına işaret eder. Aşıklı Höyük, yaklaşık 1500-2250 kişilik tahmini nüfusuyla Güneydoğu Anadolu yerleşimlerine göre daha kalabalık bir nüfusa sahip olabilir. Yerleşimde az sayıda boş alan bulunur ve bu alanlardan biri çöplük veya işlik olarak kullanılmış olabilir. Aşıklı Höyük'te sembolik anlatım yok denecek kadar azdır.
Çatalhöyük'ün mimarisi ve sosyal yapısı hakkında bilinenler nelerdir?
Çatalhöyük, Orta Anadolu Neolitiği'nin en bilinen yerleşimlerinden biridir ve Aşıklı Höyük'e göre daha yeni bir tarihe (MÖ 8700-7000 arası çanak çömleksiz Neolitik 2. evreden sonra çanak çömlekli Neolitiğe geçiş) sahiptir. Çatalhöyük'ün mimarisinde, her yapının ayrı duvarının olması gibi bazı yönlerden Güneydoğu Anadolu Neolitiği'nin, sıkışık ve birbirine bitişik yapılar gibi yönlerden ise Orta Anadolu Neolitiği'nin devamlılığı görülür. Yapılara genellikle damdan girilir ve giriş yerleri ile ocaklar genellikle yapıların güney cephesinde bulunur. Duvarlar ve tabanlar sıvalıdır ve üzerinde süslemeler bulunur. Yapıların ölçüleri genellikle yaklaşık 40 metrekaredir ve içinde oturma/uyuma sekileri ile ocaklar bulunur. Bazı evlerin iki katlı olduğu ve alt katın daha soğuk, üst katın ise daha sıcak havalarda kullanıldığı düşünülmektedir. Yerleşimin tamamının damlardan ulaşılan öznel alanlardan oluşması, sosyal yapının anlaşılması açısından ilginç bir durumdur.
Neolitik Dönemde defin pratikleri nasıldı ve bu ne anlama gelebilir?
Neolitik Dönemde ölülerin bir kısmı, özellikle Aşıklı Höyük ve Çatalhöyük gibi yerleşimlerde, evlerin içindeki basit çukurlara gömülmüştür. Gömü pozisyonu genellikle dizlerin karına çekik olduğu (hoker pozisyonu) şekildedir ve baktıkları yönler genel bir örüntü göstermez. Aşıklı Höyük'te gömülerin ocaklarla ilişkili yerlerde olduğu gözlemlenmiştir, bu da ocağın sönmesi gibi hayatın varlığıyla ilişkilendirilebilir. Bu defin uygulamaları, özellikle evin içindeki gömüler, atalar kültü gibi kavramlarla yorumlanabilir. Çatalhöyük'te bazı gömülerin kumaşa sarılı olduğu bilinmektedir. Başsız gömüler ve duvar resimlerindeki akbaba ve başsız insan figürleri, ölen bedenin yüksek bir yere bırakılıp kemiklerin akbabalar tarafından sıyrılması ve daha sonra kemiklerin gömülmesi gibi uygulamaların varlığına işaret edebilir. Kafanın ayrılması ise bireyin anısını yaşatma veya kırmızıya boyanarak önceki kuşaklara sahip çıkma gibi yorumlara yol açmıştır.
Neolitik Dönemde sanat ve sembolizm ne gibi özellikler taşıyordu?
Neolitik Dönemde sanat ve sembolizm bölgelere göre farklılık göstermiştir. Güneydoğu Anadolu Neolitiği'nde (Göbeklitepe, Karahan Tepe, Sayburç) hayvan tasvirleri, figürinler ve heykeller gibi sembolik anlatımlar oldukça yoğundur. Mezraa Teleilat gibi yerleşimlerde bulunan figürinler genellikle sivri burunlu, belirgin gözlü ve oturur pozisyondadır. Bazı figürinler ve kabartmalar, cinsel organların belirgin olduğu tasvirleri içerir ve Sayburç kabartması veya Karahan Tepe heykeli gibi daha erken dönem buluntularıyla benzerlikler gösterir. Ağızsız insan başları gibi buluntular tanrıyı ifade etme veya şamanların kullandığı masklarla ilişkilendirilmiştir. Çatalhöyük'te ise duvar resimleri (akbaba ve başsız insanlar, hayvanlarla etkileşim halindeki insanlar, av sahneleri), kabartmalar (ayakları yukarıda tasvirler) ve figürinler bulunur. Erkek figürleri erken dönemde taştan, kadın figürleri ise daha geç dönemde kilden yapılmıştır. Kilolu kadın figürleri doğurganlıkla ilişkilendirilmiştir. Batı Anadolu'da Hacılar gibi yerleşimlerde de doğurganlığı ön planda tutan kilolu kadın figürleri mevcuttur. Bu sembolik anlatımların bazıları, Güneydoğu Anadolu Neolitiği'ndeki motiflerin kültürel bellekte taşınarak devam ettiğini göstermektedir.
Neolitik Dönem yerleşimlerinde neden savunma ihtiyacı ortaya çıkmış olabilir?
Erken Neolitik yerleşimlerde (örn. Paleolitik dönem) savunma mekanizmaları veya sur duvarları gibi yapılarla karşılaşılmaz. Ancak Neolitik Dönemin ilerleyen evrelerinde, tarım faaliyetinin artması ve artı ürünlerin çoğalmasıyla birlikte, bu zenginliklerin farklı grupların dikkatini çekebileceği ve dolayısıyla yerleşimlerin kendisini savunma ihtiyacı hissedebileceği düşünülmektedir. Batı Anadolu'daki Hacılar ve Kuruçay gibi yerleşimlerde bulunan kalın çevre duvarları ve kuleler, bu dönemde savunma amaçlı yapıların varlığına işaret eder. Orta Anadolu'daki Aşıklı Höyük ve Çatalhöyük gibi sıkışık planlı yerleşimlerde ise yapıların birbirine çok yakın yapılması, kentin tamamının adeta bir sur duvarı görevi görmesini sağlamış olabilir. Bu savunma ihtiyacının, ilerleyen dönemlerde savaşları, korunmayı ve ordunun varlığını tetikleyecek bir unsur olduğu düşünülmektedir. Jeriko ve Mezraa Teleilat gibi yerleşimlerde daha erken dönemde çevre duvarlarının varlığı ise savunmadan ziyade yaşam alanını sınırlama veya kutsallıkla ilişkilendirilebilir, ancak Jeriko'nun artı ürün fazlası da bu tür yapıların nedenlerinden biri olabilir.