GÖBEKLİ TEPE VE ANADOLU’NUN TARİH ÖNCESİ: YERLEŞİK HAYATTAN ÖNCESİ

1. Oturum: Arkeoloji Nedir? Araştırma ve Tarihleme Yöntemleri Hakkında Her Şey 🔍

Sözlük anlamının dışına çıkarak arkeoloji biliminin ne olduğu ve geçmişi anlamaya çalışırken arkeolojik bilginin nasıl elde edildiği hakkında konuşuyoruz. Aktarıcı: Ozan Yıldırım (Arkeolog, profesyonel turist rehberi). Etkinlik süresi: 100 dakika.

Arkeoloji tam olarak nedir?

Arkeoloji, kazı bilimi olarak da bilinir ve temel olarak insanların geçmişini maddi kültür varlıkları aracılığıyla inceleyen bir bilim dalıdır. Arkeolojinin ilgilendiği şey, insanın kendisi ve insanın elinden çıkan her türlü materyaldir. Yani, bir kültür varlığına ihtiyaç duyar. Arkeoloji sadece kazıdan ibaret değildir; aynı zamanda bulunan materyalleri sınıflandırma, sistemleştirme, anlama ve yorumlama sürecidir. Amacı bir şeyler bulmaktan ziyade, geçmişi anlamak ve öğrenmektir.

Arkeoloji neden önemlidir?

Arkeoloji, özellikle yazılı kaydı olmayan tarih öncesi dönemler başta olmak üzere, insanlık tarihinin bilinmeyen köşelerini aydınlatmamızı sağlar. Geçmiş medeniyetlerin günlük yaşamlarına, inançlarına, sosyal yapılarına ve kültürel etkileşimlerine dair ipuçları sunar. Yazılı kaynaklar genellikle elit sınıflara ait olduğu için, maddi kültür varlıkları toplumun genelini daha iyi temsil edebilir ve geçmişe dair daha kapsamlı bir bakış açısı sunar. Ayrıca, üzerinde yaşadığımız toprakların tarihini ve geçmişini anlamamıza, yorumlamamıza ve bu sayede bir kimlik kazanmamıza yardımcı olur.

Arkeoloji bir sosyal bilim midir yoksa fen bilimi midir?

Bu konuda farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bazıları arkeolojiyi fenni bir bilim olarak görürken, bazıları ise bir sosyal bilim olarak değerlendirir. Arkeolojide elde edilen bulguların büyük bir kısmı yoruma dayalı olduğu için sosyal bilim olarak görülmesi daha yaygındır. Ancak arkeoloji, kesin ölçümler ve bilimsel yöntemler de kullandığı için fenni bilim özelliklerini de taşır. Arkeoloji hiçbir zaman tek başına bir bilim olmamıştır; antropoloji, tarih, sosyoloji, felsefe gibi birçok farklı bilim dalından etkilenir ve onlarla işbirliği yapar.

Arkeolojinin temel araştırma yöntemleri nelerdir?

Arkeolojide bilgi edinmek için farklı yöntemler kullanılır. Bunların başında alan araştırması gelir. Alan araştırması iki ana bölüme ayrılabilir: yüzey araştırması ve kazı. Yüzey araştırması, arazide yürüyerek veya uzaktan algılama teknikleri (hava fotoğrafları, uydu görüntüleri, lidar) kullanarak toprak yüzeyindeki veya yakınındaki kalıntıları tespit etmeyi amaçlar. Kazı ise sistematik bir şekilde toprağı katman katman kaldırarak gömülü kalıntıları ortaya çıkarmayı ve belgelemeyi içerir. Jeofizik yöntemler de toprağın altındaki yapıları belirlemek için kullanılabilir.

Arkeolojide tarihlendirme yöntemleri nelerdir?

Arkeologların en önemli görevlerinden biri buluntuların hangi döneme ait olduğunu belirlemektir. Yazılı belgeler bu süreci kolaylaştırsa da, yazılı olmayan dönemler için farklı bilimsel yöntemler kullanılır. Temel yöntemler arasında stratigrafi (katmanbilimi - en üst katmanın en yakın döneme, en alt katmanın ise en eski döneme ait olması ilkesi) ve tipoloji (eserlerin stil ve işçiliğine göre karşılaştırılması) bulunur. Bilimsel tarihlendirme yöntemleri arasında radyokarbon tarihlendirme (organik malzemelerin yaşını belirlemek için), ısıyla ışıldama (pişmiş kilin yaşını belirlemek için), dendrokronoloji (ağaç halkalarına göre yaş belirleme) ve manyetik tarihlendirme yer alır.

Arkeolojik kazılar nasıl yapılır?

Arkeolojik kazılar titiz ve sistematik bir planlama gerektirir. Kazı yapılacak alan belirlendikten sonra genellikle plan karelere ayrılarak sistematik bir şekilde çalışılır. İlk tabakalara ulaşmak için makineler kullanılabilir, ancak alt katmanlara inildikçe daha hassas aletler (mala, fırça gibi) kullanılır. Ortaya çıkarılan yapılar ve eserler özenle temizlenir, incelenir ve detaylı notlar tutulur. Bulunan her eser bulunduğu katmana göre numaralandırılır ve belgelenir. Amaç sadece eserleri toplamak değil, aynı zamanda buluntuların bağlamını, yani nerede, nasıl ve hangi diğer eserlerle birlikte bulunduğunu anlamaktır.

Arkeolojinin alt alanları veya uzmanlıkları var mıdır?

Evet, arkeolojinin konusu olan insanlık tarihinin geniş zaman dilimi ve coğrafi yayılımı nedeniyle arkeoloji farklı alt uzmanlık alanlarına ayrılmıştır. Araştırma yöntemlerindeki ve odaklanılan dönemlerdeki farklılıklar bu ayrımları ortaya çıkarmıştır. Örneğin, tarih öncesi arkeoloji ilk insanları incelerken, klasik arkeoloji Antik Yunan ve Roma uygarlıklarına odaklanır. Ayrıca, diğer bilim dalları ile yapılan işbirliği sonucunda arkeozooloji (hayvan kemiklerini inceleme), arkeobotani (bitki kalıntılarını inceleme), jeoarkeoloji (yerbilimi yöntemlerini kullanma), arkeometri (fiziksel ve kimyasal analizler yapma) gibi disiplinler arası uzmanlık alanları ortaya çıkmıştır.

Günümüz arkeolojisi eski dönem arkeolojisinden nasıl farklılık gösterir?

Eski dönemlerde arkeoloji daha çok hazine avcılığı veya antika toplama amacıyla yapılıyordu. Güzel ve benzersiz eserlere odaklanılıyordu. Ancak Augustus Pitt Rivers gibi figürlerin çalışmalarıyla arkeoloji daha sistematik ve bilimsel bir hale gelmiştir. Günümüz arkeolojisinde sadece değerli eserler değil, tüm buluntular toplanır, kataloglanır ve incelenir. Modern arkeoloji, buluntuların bağlamını anlamaya, toplumun ekonomisini, sosyal yapısını, dinsel inanışlarını ve çevreyle etkileşimini araştırmaya büyük önem verir. Ayrıca, hava fotoğrafları, uydu görüntüleri, jeofizik yöntemler, dronlar ve bilgisayar modellemeleri gibi ileri teknolojiler araştırma, belgeleme ve analiz süreçlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır.

2. Oturum: Göbekli Tepe'den Öncesi: Paleolitik Dönem | İnsanlık Tarihinin Köklerine Yolculuk 🌍

Göbekli Tepe’nin “önemini/kırılma noktası olmasını” daha iyi anlayabilmek için Göbekli Tepe'den öncesini konuşuyoruz. Aktarıcı: Ozan Yıldırım (Arkeolog, profesyonel turist rehberi). Etkinlik süresi: 100 dakika

1. Paleolitik Dönem (Eski Taş Çağı):

Genel Tanım ve Zaman Dilimi: Paleolitik Dönem, insanlık tarihinin yaklaşık %99'unu kapsayan, günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlayıp 12.000 yıl önce sona eren çok uzun bir dönemdir. Bu dönem, ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi açısından kritik bir öneme sahiptir.

Teknolojik Gelişim ve Taş Aletler: Paleolitik Dönem, adından da anlaşılacağı gibi taş aletlerin üretiminin ve kullanımının yaygın olduğu bir dönemdir.

  • Alt Paleolitik: Bu dönemde insanlar, el baltaları, kesiciler, doğrayıcılar ve kazıyıcılar gibi çeşitli taş aletler kullanmışlardır. El baltalarının kullanım amaçları konusunda farklı yorumlar vardır: "Kesici ve doğrayıcı aletlerden kazma aletlerine, yonga çekirdeklerine, tuzaklarda kullanıma ve belki de kur yapma davranışında tamamen ritüel bir öneme kadar uzanmaktadır." Ayrıca, tahta mızrakların da avcılık için kullanıldığına dair şempanze örnekleriyle kıyaslama yapılmaktadır. İlk aletlerin muhtemelen Homo habilis tarafından yapıldığını ve Alt Paleolitik'te Oldowan kültürüne, daha sonra Aşölyen kültürüne denk geldiğini belirtir. Taş aletlerin yapımında basitten karmaşığa doğru bir evrim gözlemlenir; ilk başta basit bir taşa vurularak elde edilen keskin yüzeyler zamanla çift yüzeyli ve daha nitelikli hale gelir.
  • Orta Paleolitik: Musteryen kültürü bu döneme denk gelir ve daha keskin, delici aletler üretilir.
  • Üst Paleolitik: Bu dönemde teknolojik gelişmeler hızlanır. Mızrak atıcılar yaklaşık 30.000 yıl önce, yay ve oklar yaklaşık 25.000 veya 30.000 yıl önce ortaya çıkmıştır. Taş alet yapımında baskı yöntemiyle daha nitelikli mikrolitik aletler üretilir.
  • Yontmataş materyallerinin Paleolitik ve Epi-paleolitik dönemler için tanımlayıcıdır. "Bu öncelikli materyalin -yani taşın- insanlık tarihinde yaşamsal bir karşılık bulması ve onun çok uzun bir zaman diliminde vazgeçilmez hammadde olması, bu sürece ‘çağ’ denilmesine yol açmıştır."

Yaşam Tarzı ve Barınma: Paleolitik insanlar avcı-toplayıcı yaşam tarzını benimsemişlerdir.

  • İnsanların büyük hayvanların peşinden giderek hayatta kaldığını belirtir. Genellikle göçebe veya yarı göçebe bir yaşam sürdürmüşlerdir.
  • Barınma konusunda, mağaralar ve kaya sığınakları önemli bir rol oynamıştır. Bu doğal oluşumların atmosfer koşullarından ve yırtıcı hayvanlardan korunma sağlamaktadır: "Avcı-toplayıcılar mağaraları ve kaya oyuklarını da geçici sığınaklar olarak kullandılar. Bu doğal oluşumlar, hem atmosfer koşullarından hem de potansiyel yırtıcı hayvanlardan kamp alanlarına göre daha iyi koruma sağlıyordu." İnsanların genellikle mağaraların giriş kısmında barınmışlardır, derinliklerin rutubetli ve soğuk olması nedeniyle tercih edilmemektedir. Mağara derinlikleri ritüel amaçlı kullanım görmüştür. Dönemin sonlarına doğru ise basit kulübeler inşa etmeye başlamışlardır.

Sosyal Yapı ve Nüfus: Paleolitik topluluklar genellikle küçük klanlar halinde yaşamışlardır. Nüfus yoğunluğunun çok düşüktür, kilometre kareye sadece bir insan düşmektedir. Mülkiyet kavramının yerleşik hayattan sonra başladığı düşünülmektedir, çünkü kullanılan taş aletler kolayca erişilebilir ve yapılabilirdi. Üst Paleolitik dönemde avlanmada uzmanlaşma ve gündelik eşya sayısında artış, ilkel sürü özelliğinin yitirilmeye başlandığını gösterir. Klanlar ortaya çıkar ve iş bölümü ile uzmanlaşma görülür.

Beslenme: Paleolitik insanların diyeti çeşitlidir. Sebze, meyve, tohum, böcek, et, balık ve kabuklu deniz ürünleri yedikleri düşünülmektedir. Ancak, bitkisel ve hayvansal gıdaların göreceli oranları hakkında doğrudan kanıt azdır. Ateşin ehlileştirilmesi (Orta Paleolitik'te yaygınlaşması) ve balıkçılık araçlarının gelişmesi beslenme alışkanlıklarını etkilemiştir. İnsanlar yaklaşık 12.000 yıl öncesine kadar esas olarak zirve yırtıcılar olduğunu gösteren yüzlerce çalışmanın bulunmaktadır. İnsanların fiziksel özellikleri ve sindirim sistemlerinin et açısından zengin bir diyete adapte olduğuna dair kanıtlar sunulur.

Sanat ve İnançlar: Paleolitik dönemde sanat ve inanç pratiklerine dair kanıtlar bulunmaktadır.

  • Sanat: Üst Paleolitik insanlar mağara resimleri, Venüs figürinleri, hayvan oymaları ve kaya resimleri gibi sanat eserleri üretmişlerdir. Mağara resimlerinin figüratif ve nonfigüratif olabilmektedir. Bu sanatın yorumlanması konusunda farklı hipotezler bulunmaktadır, örneğin av büyüsü, şamanistik uygulamalar veya sembolik temsiller. "Ulukayın" kaynağı, mağara resimlerinin av büyüsüyle ilgili olduğu yorumunu Henri Breuil'in yaptığını belirtir.
  • İnançlar ve Ritüeller: Ölü gömme pratikleri, öteki dünya inancının veya ölüye saygının başlangıcına işaret edebilir. "Göbekli Tepe'den Öncesi: Paleolitik Dönem" kaynağı, Neandertal ve Homo sapiens'te bilinçli olarak ölen kişinin yanına çiçekler, boncuklar veya deniz kabukları bırakıldığını belirtir: "Bu ne demek bu ya ölüye saygı demek ya da öteki dünya inancının Artık yavaş yavaş başladığına ilişkin bilgiler veriyor bize." Venüs figürinleri gibi eserler, dini pratikler ve doğurganlık inançlarıyla ilişkilendirilmektedir. Tarih öncesi avcı-toplayıcı toplulukların doğal dünyayı anlama ve doğa içindeki rollerini bütünleştirme arzularıyla sıkı bir ilişki içinde zengin inançlara ve spiritüel uygulamalara sahiptir.

İklim Koşulları: Paleolitik dönem, Pleistosen döneme denk gelir ve günümüzden daha soğuk iklimlerle karakterize edilir. Ortalama hava sıcaklığının günümüzden yaklaşık 10-15 derece daha düşük ve Dünya yüzeyinin önemli bir kısmı buzullarla kaplıdır. Bu durum, deniz seviyelerinin daha düşük olmasına ve bazı kıtalar arasında buzdan kara köprülerinin oluşmasına yol açmıştır.

2. Mezolitik Dönem (Geçiş Evresi):

  • Genel Tanım: Mezolitik, Paleolitik ve Neolitik dönemler arasındaki geçiş evresidir. Bu dönemin epipaleolitik olarak da isimlendirilmektedir.
  • Değişimler: Bu dönemde iklim günümüz iklimine yaklaşır, buzullar çekilir ve deniz seviyeleri yükselir. Köpek evcilleştirilir ve beslenmede protein ağırlıklı beslenmenin yanı sıra bitki kökleri ve yemişler gibi ürünler de menüye eklenir. Taş aletler mikrolitik aletlere dönüşür. Barınma konusunda ise çukur tabanlı kulübeler inşa edilmeye başlanır.

3. Neolitik Dönem (Yeni Taş Çağı):

Genel Tanım ve Zaman Dilimi: Neolitik dönem, tarımın başlangıcı ve yerleşik yaşamla karakterize edilir. Kabaca günümüzden 12.000 yıl önce başlar ve Paleolitik'in (Pleistosen'in) bitip Holosen'in başladığı döneme denk gelir. "Yeni Taş Çağı" anlamına gelen antik Yunanca kelimelerden türemiştir. Yerleşik yaşamın başlamasıyla besin tedariği anlamında bir güvencenin ortaya çıkmakta, kalıcı yerleşim birimleri, yeni üretim araçları, nüfus artışı ve inanç biçimlerinin insan hayatında yer tutmaktadır.

Besin Üretimi (Tarım ve Hayvan Besiciliği): Neolitik dönemin en belirgin özelliği, insanın besin üretimine başlamasıdır. Artık av ve yiyecek peşinde koşmak yerine, yiyeceği kendi bulunduğu yerde kendisi yetiştirir.

  • Tarım: Yabani tahılların evcilleştirilmesi, tohum seçimi ve ekilebilir ürünlerin yetiştirilmesi başlar. Arpa ve buğday gibi cinslerin ilk evcilleştirildiği bölgeler Bereketli Hilal olarak adlandırılan coğrafyadır (Mezopotamya ve Levant bölgesi). İlk evcilleştirilen bitkilerin iki buğday türü (emer ve einkorn), arpa, mercimek ve bezelye gibi ürünlerdir. Tarım, toprağa bağlı yaşamı ortaya koyar ve temel geçim kaynağı haline gelir.
  • Hayvan Besiciliği: Hayvanlar evcilleştirilir ve besicilik başlar. İlk evcilleştirilen besi hayvanları koyun ve keçi, daha sonra da sığır ve domuzdur. Hayvanlar sadece etinden değil, sütünden, yününden ve gücünden de faydalanılır.

Yerleşik Yaşam ve Yerleşimler: Tarımın başlamasıyla birlikte insanlar yerleşik hayata geçerler. Bu, kalıcı yerleşim yerlerinin kurulmasına yol açar. İlk başta yuvarlak yapılar inşa edilirken, zamanla köşeli ve dörtgen yapılara geçiş olur. Bu plan değişikliği, mekan içinde bölümlendirme ve farklı işlevlere sahip alanlar yaratma imkanı sunar. Sıva ve yanmış kireç kullanımı başlar.

Nüfus Artışı ve Yayılım: Neolitik dönemde nüfusta önemli bir artış ve yayılım görülür. Paleolitik dönemde kilometre kareye bir insan düşerken Neolitik dönemde nüfusun çok daha artar ve yeni yerleşim alanlarının ortaya çıkar. Ancak, yerleşik yaşam ve artan nüfusla birlikte diş çürükleri gibi daha önce görülmeyen rahatsızlıklar da ortaya çıkar.

Sosyal Yapı ve İş Bölümü: Yerleşik yaşam, sosyal yapıda değişimlere yol açar. Küçük klanlardan aile birimlerinin ortaya çıkışı görülür. İş bölümü ve uzmanlaşma artar.

Ekonomi ve Ticaret: Neolitik dönemde ekonomi çeşitlenir. Tarımcı ve hayvancı gibi farklı ekonomik roller ortaya çıkar. Değiş tokuş ürünlerinde çeşitlilik görülür ve bu durum gelecekte ticaretin varlığına zemin hazırlar. Obsidyen gibi nitelikli malzemelerin daha geniş coğrafyalarda değiş tokuşu başlar.

İnançlar ve Ritüeller: Kamusal alanlar, din ve ritüel alanları ortaya çıkar. Kült yapıları inşa edilmeye başlanır. Atalara atfedilen bir kültür ve kafa tası kültü gibi pratikler görülür. Venüs figürinleri gibi eserler hala görülmekle birlikte, bereket ve ölüm gibi kavramlarla ilişkilendirilmeye devam edilir.

4. Geçiş ve Değişim Faktörleri:

Paleolitik'ten Neolitik'e geçişin coğrafi ve iklimsel şartların uyumu sonucunda meydana gelmektedir. İnsanın bilgi birikimi, tecrübeleri ve zihinsel algısının gelişiminin de yeni gelişmelerde rol oynamaktadır: "İnsanın bilgi birikim ve tecrübeleri ve aynı zamanda zihni algısının gelişiminin bir sonucu olarak yeni gelişmeler kaydedilmiştir."

İklim değişikliği, buzulların çekilmesi ve deniz seviyelerinin yükselmesi coğrafyayı etkilemiş ve tarımın yapılabilir hale geldiği bölgelerin değişmesine neden olmuştur.

İnsanların zihinsel kapasitesinin gelişimi ve boş zamanın artması, yeniliklere ve kültürel gelişimlere zemin hazırlamıştır. Paleolitik dönemde insanlığın %95'ini kapsayan ve en yavaş gelişim gösteren dönemdir, ancak aynı zamanda çok fazla boş zaman vardır ve bunun insanın zihinsel olarak kendisini geliştirmesine olanak sağlamaktadır.

5. Türkiye'deki Önemli Yerleşimler:

Yarımburgaz Mağarası: Paleolitik döneme ait önemli bir yerleşimdir. Mağara girişinde geçici olarak barınma amacıyla kullanılmıştır. Taş alet buluntularıyla tanımlanır.

Öküzini Mağarası (Antalya): Mezolitik döneme ait önemli bir yerleşimdir. Balık kılçıkları gibi balıkçılığa dair buluntular içermesiyle bilinir ve önündeki tatlı su varlığı nedeniyle hayvanları çektiği ve avcılık için kullanıldığı düşünülür.

Sonuç

Paleolitik dönemde avcı-toplayıcı yaşam tarzının, taş alet teknolojisinin gelişiminin, sanat ve inanç pratiklerinin, küçük klanlar halindeki sosyal yapının ve soğuk iklim koşullarının hakim olduğunu göstermektedir. Mezolitik dönem, iklimsel ve kültürel değişimlerle Neolitik devrime zemin hazırlamıştır. Neolitik dönem ise tarım ve hayvan besiciliğinin başlamasıyla yerleşik yaşama geçişi, nüfus artışını, sosyal yapıda değişimleri, ekonominin çeşitlenmesini ve yeni inanç pratiklerinin ortaya çıkışını beraberinde getirmiştir. Bu değişimler, insanın bilgi birikimi, tecrübeleri ve zihinsel gelişiminin bir sonucu olarak doğayla olan ilişkisini ve yaşam tarzını kökünden değiştirmiştir.

3. Oturum: Göbekli Tepe: Paleolitik'ten Neolitik'e Geçiş | İnsanlığın İlk Adımları, Yerleşik Hayatın Başlangıcı 

Keşfiyle, planlamasıyla, mimarisiyle, tasvirleriyle Göbekli Tepe’yi konuşuyoruz. Çayönü, Hallan Çemi ve Nevali Çori bağlamında değerlendiriyoruz. Aktarıcı: Ozan Yıldırım (Arkeolog, profesyonel turist rehberi). Etkinlik süresi: 150 dakika

1. Göbeklitepe'nin Benzersizliği ve Tarihi Önemi:

  • Göbeklitepe, avcı-toplayıcı toplulukların ulaştığı karmaşıklığı ve ilk çiftçi toplumlarına geçiş evresindeki konumunu göstermesi açısından benzersizdir.
  • UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır ve "tasarlanmış, yaratılmış bir anıtsal mimariyle karşılaştığımız için yani insanın ürettiği, insanın kendi elinden çıkan yaratıcı dehanın kendisini görüyoruz."
  • Döneminde görülmeyen yenilikçi inşa teknikleriyle mimaride ve mühendislikte yenilikçi bir bakış açısı sunar.

2. Anıtsal Mimari ve Yapısal Özellikler:

  • Göbeklitepe, T biçimli yekpare taşların kullanıldığı dairesel ve daha sonra dikdörtgen planlı yapılardan oluşur.
  • Bu taşlar, "bölgeye çok da uzak olmayan kabaca 100 metre ötedeki bir kütleden taşındığını ama döneminde de evcil hayvan olmadığını, tekerleğin olmadığını yola çıkarsak kalaslar üzerinden insan kuvvetiyle ve itilerek alana getirildiğini" bilinmektedir.
  • Yapılar, "harçsız kuru duvar tekniğiyle örülmüş bir duvara yerleştirildiğini ama bu duvarların tamamen ayakta değil bir miktar yere gömük olduğunu" göstermektedir.
  • En eski katmanlar (yaklaşık MÖ 9000), dairesel planlı ve merkezde iki büyük T biçimli taşıyıcı sütun bulunan yapılardır. Zamanla yapılar küçülmüş ve dörtgen plana evrilmiştir.
  • Yapıların zeminlerinin suya karşı dayanıklı olduğu, bazılarının terrazo taban (sıkıştırılmış sönmüş kireçten yapılmış) kullandığı, bazılarının ise ana kayaya oyularak taş döşeme şeklinde inşa edildiği görülmektedir.
  • Yapıların içinde sekiler (oturma alanları) bulunmaktadır.

3. Figüratif Anlatım ve Sembolizm:

  • T biçimli taşlar üzerinde yoğun figüratif anlatımlar bulunmaktadır. Bu anlatımlar genellikle alçak kabartma olmakla birlikte protom (dışarı doğru çıkmış heykel gibi) örnekler de mevcuttur.
  • Tasvirlerde doğada görülen çeşitli hayvanlar yer alır: "böcekler, akrepler, örümcekler, sürüngenler, yılanlar, avladıkları hayvanlar, tilkiler, boğalar, keçiler, belki koyunlar" özellikle su kuşları ve akbabalar.
  • "memeli olan yani kuş olmayan, sürüngen olmayan, böcek olmayan hayvanların dışında geri kalan hayvanların memeli olan hayvanların hepsi erekte biçimde" tasvir edilmiştir. Bunun nedeni bilinmemektedir.
  • Merkezdeki T biçimli taşlar insan figürlerini temsil etmektedir. Bu figürlerin "gözleri yok, ağzı yok, görmüyor, duymuyor, konuşmuyor". Eller göbek bölgesine doğru kıvrılmıştır ve cinsel organ hayvan postuyla kapatılmıştır.
  • Merkezdeki iki figürün genellikle erkek olduğu düşünülmektedir, zira bölgedeki diğer alanlarda (Çayönü, Nevalı Çori) bulunan erekte erkek figürleriyle benzerlik göstermektedirler ve kadın figürleri nadirdir. Bu, "memeli hayvanlar ne de tasvirler üzerinden kadın olma özelliklerinin ön planda olmadığını ve erkek olma özelliklerinin daha ön planda olduğunu görüyoruz." tezini desteklemektedir.
  • Hayvan tasvirlerinin "şamanik inancın kökenlerinin burada başladığının düşünülmesine neden oluyor".
  • "Taşıyıcılar üzerindeki çizimlerde toplu bir şekilde avlanmaya veya yaralı hayvanlara yönelik vahşi çizimlere rastlanmıyor." Bu, kutsal bir alana işaret edebilir. Ancak "psikedelik" ve vahşi çizimler de mevcuttur (örneğin karnından yılanlar fışkıran tilki, kafası kopmuş erekte erkek gövdesi taşıyan akbaba?).

4. Toplumsal Yapı ve Organizasyon:

  • Anıtsal mimarinin varlığı, "burada bir hiyerarşik bir toplum düzeni olduğuyla ilgili bir bilgi veriyor" şeklinde yorumlanmaktadır.
  • Göbeklitepe'nin, "farklı coğrafyalardan ama tabii ki yakın coğrafya gelen insanların yılın belli bir zamanı buluştukları ve bu" alanda toplandıkları bir buluşma yeri olabileceği düşünülmektedir.
  • Yapıların inşası için gereken büyük insan gücü ve organizasyon, Neolitikleşme teorisini (tarım -> artı ürün -> yerleşik hayat -> nüfus artışı -> özel mülkiyet -> iş bölümü) sorgulatmaktadır. Göbeklitepe bulguları, "henüz daha tarım faaliyeti başlamadan önce, nüfus artışı başlamadan önce, belki de toplumsal iş bölümünün varlığıyla karşılaşıyoruz" göstermektedir.
  • Yapıların uzun süre kullanılıp daha sonra bilinçli olarak gömülmesi ("aynı bir insanı gömer gibi yapıların kendisi de gömülür") Neolitik döneme ait bir ritüel pratik olabilir.

5. Yerleşim ve Fonksiyon Tartışması:

  • Klaus Schmidt'in ilk kazı dönemlerinde yerleşime dair kesin kanıt bulunamaması, Göbeklitepe'nin sadece bir ibadet/ritüel alanı olduğuna dair güçlü bir hipotezi desteklemiştir. "İnsanlar burada yerleşik değillerdi" düşüncesi yaygındı.
  • Ancak, yakın çevredeki diğer çağdaş Neolitik alanlarda (Hallan Çemi, Çayönü, Nevalı Çori, Karahan Tepe, Sayburç vb.) yerleşime dair kanıtların bulunması, Göbeklitepe'de de yerleşim olma olasılığını güçlendirmiştir. Son yıllardaki araştırmalar da yerleşim kanıtları sunmaya başlamıştır.
  • Yapıların içinde domestik faaliyete işaret eden buluntuların olmaması, "tamamen ritüel amaçlı" kullanıldığı hipotezini desteklemektedir.
  • "Tapınak mı, Barınak mı?" sorusu tartışmalı olup, "barınma ihtiyacı, ibadet ihtiyacından çok daha güçlüydü ve uzak bölgeler arasında göç ederken bir "dinlenme noktası" olarak inşa edilmiş olması çok daha olasıydı" hipotezi de dikkate alınmaktadır.

6. İlgili Diğer Neolitik Alanlar:

  • Çayönü (Diyarbakır): MÖ 10000-6000 arasına tarihlenir. Mimari hakkında kesintisiz bilgi sunar. Dairesel planlı yapılardan (en eski evre), ızgara planlı yapılara ve hücre planlı, temel sistemli yapılara doğru bir gelişim gösterir. Yuvarlak planlı yapılar toprağa gömüktür. Üç ayrıcalıklı yapıya sahiptir: Kafataslı Yapı (dairesel), Terrazo Tabanlı Yapı (sıvı ritüelleriyle ilişkili), Sal Taşı Döşemeli Yapı. Burun çıkıntılı insan başı tasvirleri bulunmuştur. Köpeğin evcilleştirildiği alan olarak geçer.
  • Hallan Çemi (Batman): MÖ 10000'lere tarihlenen, tamamen avcı-toplayıcı bir yerleşimdir. Dairesel planlı, toprağa gömük yapılar bulunur. Domuzun evcilleştirildiği alan olarak düşünülmektedir. Natufyan kültürüyle etkileşimdedir.
  • Nevalı Çori (Şanlıurfa/Birecik): Yaklaşık MÖ 8000'lere tarihlenen bir Höyüktür (PPNB dönemi). Klaus Schmidt'in öğrencilik ve doktora sürecini geçirdiği alandır. Dörtgen planlı yapılara sahiptir. Merkezde T biçimli taşlar bulunan yapılar mevcuttur. "Ne olduğuyla ilgili hiçbir fikrimiz yok" denilen, elleri yukarı kalkmış figürlerin olduğu bir kabartma bulunmuştur. Yüz ve burun tasvirleri olan heykeller bulunmuştur. Bugün sular altındadır.
  • Karahan Tepe, Sayburç, Sefer Tepe, Taşlıtepe, Gürcütepe, Gusir Höyük, Kermez Dere vb.: Göbeklitepe ile benzer mimari ve kültürel özellikler gösteren T biçimli taşların veya benzer yapıların bulunduğu diğer çağdaş veya yakın dönem alanlarıdır. Bu yoğunluk, bölgeyi "Taştepeler" veya "Göbeklitepe kültürü" olarak adlandırmaya yol açmıştır.

Sonuç:

Göbeklitepe ve çevresindeki Neolitik alanlar, insanlık tarihinin kritik bir evresini, avcı-toplayıcı yaşam tarzından yerleşik hayata ve tarıma geçiş sürecini anlamamızda devrim yaratmıştır. Alanın anıtsal mimarisi, karmaşık sembolizmi ve toplumsal organizasyonu, geleneksel arkeolojik teorileri sorgulatmaktadır. Alanın bir ibadet merkezi, buluşma noktası veya barınak olup olmadığı, yerleşimin boyutu, figürlerin anlamı ve kültürün kökeni gibi birçok soru hala araştırılmaktadır. Bölgenin zengin Neolitik mirası, Taş Tepeler olarak adlandırılan diğer alanlarla birlikte "Göbeklitepe kültürü" olarak tanımlanmaktadır ve gelecekte yapılacak çalışmalarla insanlık tarihi hakkındaki bilgilerimiz daha da derinleşecektir.

4. Oturum: Karahantepe, Sayburç ve Dicle Bölgesinin Bağlantıları 

Bölgenin tarih öncesini anlamak için başlatılan Taştepeler projesindeki iki önemli buluntu merkezi olan Karahantepe ve Sayburç hakkında konuşuyoruz ve Göbeklitepe ile karşılaştırmalar yapıyoruz. Aktarıcı: Ozan Yıldırım (Arkeolog, profesyonel turist rehberi). Etkinlik süresi: 85 dakika

Karahan Tepe ve Sayburç'un Tarihsel Önemi

  • Karahan Tepe ve Sayburç'un, Göbeklitepe ile aynı döneme ait veya ondan daha eski olabileceği düşünülen, yaklaşık 12.000 yıllık bir geçmişe sahip önemli Neolitik Çağ yerleşimleridir. Bu siteler, "Taş Tepeler" kültürü olarak bilinen daha geniş bir arkeolojik kompleksin parçasıdır.
  • Avcı-toplayıcı toplulukların tarım ve hayvancılığa geçiş yaptığı Neolitik Çağ'ın anlaşılması için kritik öneme sahiptir. ("Alandaki ilk bulgular, avcı-toplayıcı toplulukların tarım ve hayvancılığa geçtiği döneme yani Neolitik Çağ’a işaret ediyor.")

Mimari ve Sanatsal Özellikler

  • Göbeklitepe ve Karahantepe'de bulunan "T" şeklindeki dikilitaşlar, bu dönemin anıtsal mimarisinin belirgin bir özelliğidir. Karahan Tepe'de yaklaşık 250 "T" şeklindeki dikilitaşın yapıldığı belirtilmiştir.
  • Mimari yapılar genellikle dairesel planlıdır ve ana kayanın oyulmasıyla oluşturulmuş düz zeminlere sahiptir. Göbeklitepe'dekilere benzer şekilde, bu yapıların iç içe inşa edildiği evreler bulunmaktadır.
  • Göbeklitepe ve Karahantepe'de bulunan heykeller ve kabartmalar, dönemin sembolizmini ve inanç sistemlerini anlamak için önemli ipuçları sunmaktadır. Karahan Tepe'de bulunan ve penisini iki eliyle tutan 2.3 metrelik antropomorfik heykel ve akbaba heykeli dikkat çekicidir. Bu antropomorfik figürün, "Urfa Adamı" heykeliyle benzer özellikler taşıması, bölgesel bir ikonografinin varlığına işaret edebilir.
  • Sayburç'ta bulunan kabartma friz, boğa, sıçrayan insan figürü ve büyük kedigillerin betimlendiği sahne, hikaye anlatımına işaret eden önemli bir buluntudur. Bu frizdeki figürlerin konumlandırılması, bir anlatı bütünlüğü sunmaktadır. ("ne Karahan Tepe'de ne Göbeklitepe'de bir hikayenin devamlılığı şeklinde yani friz şeklinde bir anlatımla karşı karşıya değiliz.")

Ritüel Alanları ve Sembolizm

  • Karahan Tepe ve Sayburç'taki bazı yapılar özellikle ritüel amaçlı kullanıldığı düşünülen alanlardır. Karahan Tepe'deki AD yapısı, üç iç içe geçen evresi ve oyularak yapılmış oturma sekileri ile büyük bir dairesel yapıdır. Burada bulunan sunak alanı ve bir niş içine yerleştirilmiş kırık insan yüzü heykeli, dönemin törenleri hakkında ipuçları sunmaktadır.
  • AB yapısının, erginlenme ritüelleri için kullanıldığı düşünülmektedir. Bu yapıdaki basamaklar ve sıvı toplama haznesi/kanalı, belirli bir akış veya geçiş törenine işaret edebilir.
  • Yapıların sıvıya karşı dayanıklı zeminlerinin varlığı, su veya başka sıvıların kullanıldığı ritüellerin bir parçası olduğunu göstermektedir.
  • Sembolizmde, yırtıcı hayvanlar (özellikle büyük kedigiller ve tilkiler), kuşaklar, kol ve el betimleri gibi tekrarlanan motifler dikkat çekicidir. Bu motiflerin anlamları tam olarak çözülememiştir ancak dönemin inanç ve toplumsal yapısını yansıttığı düşünülmektedir.

Yerleşim Alanları ve Toplumsal Yapı

  • Sitelerde anıtsal yapıların yanı sıra konut alanlarının da varlığı düşünülmektedir. Karahan Tepe'nin güney bölümünün yerleşim alanı olduğu, burada öğütme taşları gibi evsel aletlerin yoğun olarak bulunduğu belirtilmiştir.
  • Anıtsal yapıların inşası, organize edilmiş kolektif çalışmayı gerektirmiştir. Bu durum, dönemin avcı-toplayıcı topluluklarının sanıldığından daha karmaşık bir sosyal yapıya sahip olabileceğini düşündürmektedir.

Bölgesel Bağlantılar ve Farklılıklar

  • Şanlıurfa bölgesi (Fırat havzası), Göbeklitepe, Karahan Tepe, Sayburç, Gürcütepe gibi "T" şeklindeki dikilitaşların yoğunlaştığı bir alandır. Bu alanın Harran Ovası çevresine konumlanması dikkat çekicidir.
  • Dicle havzasındaki (Çayönü, Hallan Çemi, Boncuklu Tarla, Gre Fılla) Neolitik yerleşimlerle karşılaştırıldığında, Yukarı Fırat'taki anıtsal mimarinin ve yekpare taş kullanımının daha belirgin olduğu görülmektedir. Ancak ritüel pratiklerinde benzerlikler bulunmaktadır.
  • Bu bölgesel farklılıklar, Neolitik dönemde farklı kültürel grupların ve pratiklerin varlığına işaret ediyor olabilir.

Dünya Tarihinin Yeniden Yazılması

Bilinen en eski anıtsal yapıları ve karmaşık sembolizmi ortaya çıkararak Neolitik Çağ'a ve insanlık tarihine dair anlayışımızı kökten değiştirmiştir. Avcı-toplayıcı yaşam tarzının sanılandan daha karmaşık sosyal organizasyonlara ve inanç sistemlerine izin verdiğini göstermektedir.

Özetle, Karahan Tepe ve Sayburç'u, Şanlıurfa bölgesindeki "Taş Tepeler" kültürünün kritik bileşenleridir. Anıtsal mimarileri, zengin sembolizmleri ve potansiyel ritüel alanlarıyla, Neolitik Çağ insanlarının sosyal yapıları, inanç sistemleri ve bilişsel yetenekleri hakkında yeni ve heyecan verici bilgiler sağlamaktadır. Devam eden kazılar ve araştırmalar, bu döneme dair anlayışımızı daha da derinleştirecektir.

Okuma ve İzleme Önerileri

Arkeoloji nedir? Arkeolojik bilgi toplama yöntemleri nelerdir?

Colin RenfrewPaul Bahm * Arkeoloji, Kuramlar, Yöntemler ve Uygulama

Brian Fagan * Arkeolojinin Kısa Tarihi

Eric H. Cline * Üç Taş Bir Duvar

---

Göbeklitepe’den öncesi: Paleolitik dönem özellikleri ve Anadolu’nun Paleolitik dönemi

Güven Arsebük * İnsan ve Evrim

Gordon Childe * Kendini Yaratan İnsan

Bleda S. Düring * Küçük Asya’nın Tarihöncesi

Antonio SagonaPaul Zimansky * Türkiye’nin En Eski Kültürleri MÖ 1.000.000-550

İnsanın biyolojik evrimi * Amerika'daki Doğa Tarihi Müzesi tarafından yapılmış bir animasyon.

Quest for Fire * Tarih öncesi dönemde ateşin kontrol altına alınması ve başka gruplarla olan mücadeleyi anlatan kurgusal belgesel niteliğinde bir film. Konuşma içermediğinden dil bağımsız.

Cave of Forgotten Dreams * Güney Fransa'daki 32.000 yıllık bir mağaranın bulunmasını, korunmasını anlatan; mağara resimlerini yapan tarih öncesi insanların yaşamlarını, yaratıcıklarını anlamaya çalışan bir belgesel. (Yönetmen: Werner Herzog) (Türkçe altyazılı versiyonu, MUBİ platformunda gösterimde olabilir.)

---

Göbekli Tepe

Klaus Schmidt * Göbekli Tepe

Konut Üzerinden Anadolu Kültür Tarihi: Tarih Öncesi * Göbekli Tepe'nin keşfini hazırlayan çalışmalara, yani Çayönü, Hallan Çemi ve Nevali Çori'de bulunan konutların mimarisine değinilmektedir.

Göbekli Tepe Kültür Bölgesi ve Neolitik * Profesyonel turist rehberi Şerif Yenen'in, Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ile yaptığı youtube kayıdı.

Çayönü Tepesi: Dünü, bugünü ve yarını - Prof. Dr. Aslı Erim Özdoğan * Arkeolojihaber bünyesinde gerçekleşen sunumun youtube kayıdı.

--- 

Karahantepe, Sayburç

Necmi Karul * Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi: Taş Tepeler (Arkeoloji ve Sanat Dergisi, 169. Sayı)

Necmi Karul * Karahantepe Çalışmalarına Genel Bir Bakış (Arkeoloji ve Sanat Dergisi, 169. Sayı)

Eylem Özdoğan * Sayburç: Şanlıurfa'da Bir Çanak Çömleksiz Neolitik DÖnem Yerleşimi (Arkeoloji ve Sanat Dergisi, 169. Sayı)

Taş Tepeler: Büyük Dönüşümün Coğrafyası * Arkeolojihaber bünyesinde gerçekleşen sunumun youtube kayıdı.

Prof. Dr. Necmi Karul ile Karahantepe özelinden Göbekli Tepe kültürü * Profesyonel turist rehberi Şerif Yenen'in, Karahantepe kazı başkanı ile yaptığı youtube kayıdı.

The Sayburç relief: A narrative scene from the Neolithic

11 Bin Yıllık Bir Hikaye

Yerleşik Hayattan Öncesi: İnsanlığın Göçebe Kökenleri

Arkeo Akademi, insanlığın yerleşik hayata geçmeden önceki dönemini keşfetmek isteyenler için kapsamlı bir kaynak sunuyor. Avcı-toplayıcı toplumların yaşam tarzı, göçebe kültürleri ve insanlığın ilk adımları hakkında derinlemesine bilgiler edinin.

Yerleşik Hayattan Öncesi Sayfasında Neler Bulacaksınız?

  • Avcı-Toplayıcı Toplumlar: İnsanlığın tarım öncesi dönemdeki yaşam tarzı ve sosyal yapısı.
  • Göçebe Kültürler: İlk insanların doğayla uyum içinde yaşama stratejileri ve hareketlilikleri.
  • Alet Kullanımı ve Teknolojik İlerlemeler: Taş aletler, ateşin keşfi ve diğer erken teknolojik gelişmeler.
  • Arkeolojik Bulgular: Yerleşik hayat öncesine dair önemli arkeolojik keşifler ve anlamları.

Neden Yerleşik Hayattan Öncesi?

  • İnsanlığın tarım öncesi dönemdeki yaşamını anlayın.
  • Göçebe toplumların doğayla uyumlu yaşam stratejilerini keşfedin.
  • İnsanlığın ilk teknolojik adımlarını ve kültürel gelişimini öğrenin.
  • İlk yerleşiklerin anıtsal ve simgesel eserlerini keşfedin.

Arkeo Akademi Yerleşik Hayattan Öncesi sayfası, insanlık tarihinin erken dönemlerine ilgi duyanlar için vazgeçilmez bir kaynak. Hemen ziyaret edin ve insanlığın göçebe kökenlerini keşfedin!