İçerik
Sunum, Paleolitik dönemin evrimi ve insanlık tarihi içindeki yerini özetleyerek başlıyor, bu dönemin buzullar ve tarıma elverişsiz koşullarla karakterize edildiğini vurguluyor. İnsan evriminin mutasyon, adaptasyon ve zamanın uzunluğu ile ilişkili olduğu belirtilirken, bu dönemden kalan taş aletlerin insanın teknolojik gelişimini anlamada anahtar rol oynadığı anlatılıyor. Ateşin kullanımının yemek pişirme, çene yapısındaki değişimler ve beyin hacminin büyümesi üzerindeki etkisi açıklanıyor, bunun da karmaşık konuşma ve zihinsel gelişim için zemin hazırladığı öne sürülüyor. Paleolitik sonundan Neolitik döneme geçiş süreci, seçici toplayıcılık ve yarı göçebe yaşamdan yerleşik yaşama geçiş olarak tanımlanıyor. Göbeklitepe gibi anıtsal yapıların yerleşik hayattan önce bile inşa edilebildiği ve bunun tarih teorilerini değiştirdiği vurgulanıyor. Çanak Çömleksiz Neolitik dönem mimarisi, dairesel ve yarı gömülü yapılar ile Karahan Tepe gibi yerlerdeki anıtsal taş işçiliği üzerinden inceleniyor. Son olarak, farklı bölgelerdeki Neolitik yerleşimlerin özellikleri, sembolizm ve dualizm gibi kavramlar tartışılırken, insanlık tarihindeki adaptasyon ve toplumsal değişim süreçleri bu arkeolojik bulgular ışığında değerlendiriliyor.
2. Oturum: Aktarıcı: Ozan Yıldırım (Arkeolog, Profesyonel Turist Rehberi). Etkinlik süresi: 90 dakika.
İçerik Konusu: Çanak çömleksiz neolitik dönem ve Anadolu örnekleri: Dicle Bölgesi'nden: Göbekli Tepe, Karahantepe, Sayburç; Fırat Bölgesi'nden: Boncuklu Tarla, Gre Fılla, Gusir Höyük; Kuzey Irak'tan: Qermez Dere; Kuzey Suriye'den: Herf el Ahmar, Doğu Akdeniz'den: Jericho; Çanak çömleksiz dönemin sonlanmasına ilişkin görüşler.
Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem ve Anadolu Örnekleri
Bu brifing dokümanı, sunulan kaynaklardaki temel temaları, en önemli fikirleri ve gerçekleri gözden geçirmeyi amaçlamaktadır. Kaynaklardan alıntılara da yer verilecektir.
Paleolitik Dönem ve İnsan Evrimi:
- İnsanlık tarihinin en uzun dönemi olan Paleolitik Çağ, jeolojik Pleistosen dönemine eşdeğerdir. Bu dönem, yaklaşık 3.5 milyon yıl önce başlayan insan evrimi sürecini kapsar.
- Evrim süreci, genetik yapıdaki mutasyonların değişen koşullara adaptasyon sağlaması ve uzun zaman periyodunun etkisiyle açıklanır. Bu süreçte, insan canlısı diğer primatlardan ayrılarak günümüz insanına doğru evrilmiştir.
- Paleolitik dönemin önemli bir özelliği, tek bir canlı türünün evrilmediğidir; farklı kollarda birçok canlı türü var olmuştur.
- Bu zaman diliminde dünya, buzulların etkisi altında olduğundan tarıma elverişli bir ortam bulunmamaktadır.
- Dönemden günümüze kalan en belirgin kalıntılar, insanların ürettiği taş aletlerdir. Organik malzemeler zamanla yok olduğundan, taş aletler üzerinden insan teknolojisi ve yaşam biçimi hakkında bilgi edinilir.
- Paleolitik dönemdeki en büyük kırılma noktası, ateşin kullanılmaya başlanmasıdır. Ateşin kullanılmasıyla yemek pişirme başlamıştır.
- Yemek pişirme, besinlerin sindirimini kolaylaştırarak ağız ve çene kas yapısının küçülmesine yol açmıştır. Bu durum, beyin hacminin büyümesi için yer açmış ve zihinsel gelişimi tetiklemiştir.
- Zihinsel gelişimle birlikte insanlar hayal edebilme, var olmayan objeler yaratabilme yeteneği kazanmış ve karmaşık konuşma yetisi gelişmiştir. Bu süreç, modern insanın ortaya çıkışına giden yolu açmıştır.
- Paleolitik insanlar genellikle mağara önlerinde yaşamış, tamamen göçebe bir hayat sürmüşlerdir. Dönemin sonlarına doğru barınaklar inşa etmeye başlamışlar ve tarıma geçişin ilk adımı olan seçici toplayıcılık uygulamışlardır.
- Dönemin sonlarında, ölü gömme adetleri görülmesi, animizm gibi ruh inançlarının varlığını düşündürmektedir. Bu inançların daha sonra şamanik öğeleri (doğada ruhların ve güçlerin varlığı ve transfer edilebilirliği) barındıran düşünce sistemlerinin temellerini oluşturduğu düşünülmektedir.
- Paleolitik dönemin kendi içindeki dönemlendirmesi, insanların ürettiği taş teknolojisindeki gelişmelere dayanmaktadır.
- Paleolitik dönemin sonu, Epipaleolitik veya Mezolitik dönem olarak adlandırılan, tarıma yavaş yavaş geçiş sürecinin başladığı döneme denk gelir.
- Anadolu'da Paleolitik döneme ait önemli buluntu yerleri arasında Yarımburgaz (mağara ayısı buluntuları sayesinde mağaranın uzun süre kullanıldığına işaret etmesi açısından önemli) ve Karain (Anadolu'daki Neandertal insan iskeleti ve kafatası buluntusu nedeniyle önemli) mağaraları bulunmaktadır.
Neolitik Dönem ve Yerleşik Hayata Geçiş:
- Neolitik dönem, insanın yerleşik hayata geçmesi, avcı-toplayıcılıktan ziyade hayvancılık ve tarım faaliyetleriyle besin ihtiyacını karşılamasıyla tanımlanır.
- Tarım faaliyetinin "Bereketli Hilal" bölgesinden (Mezopotamya) başlayarak dalgalar halinde dünyaya (Avrupa ve Yakın Doğu Asya) yayıldığı görülmektedir. Ancak bu yayılım tarihsel olarak farklılıklar göstermektedir (örneğin, Güneydoğu Anadolu Neolitiği MÖ 9600'lere tarihlenirken, Orta Avrupa Neolitiği MÖ 5000'lere tarihlenir). Yaşam koşulları benzer olsa da tarih farklıdır.
- Tarım, insanların uzun süre aynı yerde yerleşmesini, yerleşim birimlerinin büyümesini, insan gruplarının sayısının artmasını (nüfus patlaması) ve toplum içi hiyerarşik yapılanmanın oluşmasını sağlamıştır. Bu süreç, köyden kente, kentten beylere ve nihayet imparatorluklara giden sürecin tetikleyicisidir.
- Güneydoğu Anadolu ve Mezopotamya (Bereketli Hilal) Neolitiği, günümüze kadar kesintisiz gelen bir sürecin takip edilmesi açısından önemli bir noktadır.
- Bu bölge, ilk ehlileştirilmiş bitkilerin ve hayvanların bulunduğu yerdir. Kaynak, bu bölgenin "vadedilmiş topraklar" ile aynı yer olması ve Semavi dinleri etkilemiş olabileceği veya insanın kültürel belleğine kazınmış özellikler barındırmış olabileceği ihtimaline değinir.
- Neolitik dönem, yalnızca Mezopotamya'ya özgü değildir; dünyanın farklı yerlerinde farklı zaman dilimlerinde ve farklı ürünlerin tarımının başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Ancak Anadolu ve Mezopotamya'daki kültürel devamlılık diğer bölgelerde görülmez.
- Neolitik dönem, belirgin şekilde ikiye ayrılır: Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem ve Çanak Çömlekli Neolitik Dönem.
- Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem: Göbeklitepe gibi yerleşkelerin veya tapınım alanlarının bulunduğu dönemi kapsar.
- Çanak Çömlekli Neolitik Dönem: Köylerin başlamasıyla ilişkilidir.
- Çanak çömlekten önce de pişmiş topraktan yapılan kapkacakların varlığı görülmekle birlikte, çanak çömleğin yaygınlaşması yerleşik hayata geçişle ilişkilidir ve kültürel bir öneme sahiptir. Çanak çömlek, sulu yemeklerin pişirilmesine olanak tanıyarak beslenme alışkanlıklarını değiştirmiş ve tarıma bağımlılığın bir göstergesi olmuştur. Bu değişimler birbirini tetikleyen değil, iç içe geçen süreçlerdir.
Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem ve Anadolu'daki Önemli Alanlar:
- Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem'in bazı önemli Anadolu örnekleri şunlardır:
- Körtik Tepe: Sanatsal ifadeler açısından Göbeklitepe ile benzerlikler gösterir. Yapılar, dairesel planlı ve toprağa hafif gömüktür.
- Çayönü: Kesintisiz bir yerleşim süreci sunar. En erken evrede dairesel planlı yapılardan dikdörtgen planlı yapılara geçişi gösterir. Bu geçiş, avcı-toplayıcı yarı yerleşik topluluklardan tam yerleşik ve tamamen tarıma geçmiş topluluklara evrilme sürecinin tamamını görmemizi sağlar. Çayönü'nde sembolik anlatımdan ziyade inançla ilgili bulgular (animizm, şamanik öğeler, Atalar kültü ve kafatası yapıları) görülmektedir. Atalar kültü, ruhlara ve Ataların ruhlarına verilen önemi gösterir ve tapınma ve dine giden sürecin ilk evreleri olarak yorumlanabilir. Göbeklitepe'nin sonraki evreleriyle çağdaş, benzer işlevde yapılar da Çayönü'nde bulunur.
- Göbeklitepe: Tarihin başlangıcı veya sıfır noktası olarak nitelendirilmesi tartışmalı olsa da, anıtsal nitelikteki yapıları ve tasvirli sanat eserleriyle büyük önem taşır. Tasvirli sanat eserleri Göbeklitepe'den çok daha öncesine (Mezolitik/Epipaleolitik dönem ve mağara resimleri) dayanır. Göbeklitepe'nin farkı, üç boyutlu ve anıtsal nitelikteki eserlerin üretilmiş olmasıdır.
- Göbeklitepe, Paleolitik ve Epipaleolitik dönemin sonunda, ancak Neolitiğin başladığı köyleşme sürecinden önceye konumlanır.
- Göbeklitepe'nin varlığı, yerleşik hayata geçmeden ve büyük nüfuslara ulaşmadan önce bile insanların belirli bir motivasyonla kalabalık gruplar halinde bir arada çalışabildiğini ve anıtsal yapılar inşa edebildiğini göstermiştir. Bu durum, arkeolojideki temel görüşleri değiştirmiştir. Anıtsal yapıların inşası için gerekli olan büyük insan gücü (tek bir taş için 500 kişi) dikkat çekicidir.
- Yapıların inşası için tekerlek veya ehlileştirilmiş hayvanların olmaması, insan gücünün önemini vurgular.
- Göbeklitepe'nin en eski evresi (MÖ 9600), tamamen dairesel, anıtsal yapıların inşa edildiği dönemdir. Bu yapıların merkezinde iki adet büyük T biçimli monolit taş bulunur. Duvarlar kuru duvar tekniğiyle (harçsız taşlar üst üste dizilmiş) yapılmış olup, küçük T biçimli taşlarla desteklenir.
- Yapılar toprağa gömülü olduğu için günümüze iyi korunmuş olarak ulaşmıştır. Yapılar, kullanım ömürleri bittiğinde bilerek toprakla doldurulup gömülmüştür.
- Göbeklitepe'nin sonraki evrelerinde (MÖ 8000'ler), dikdörtgene doğru evrilen ancak köşelerde daireselliği koruyan mimari yapılar görülür ve anıtsallıktan uzaklaşılır. En son evrede yapılar iyice dikdörtgene yaklaşır.
- Göbeklitepe'de anıtsal yapıların yanı sıra konut niteliği gösteren yapılar da bulunmuştur. Ancak insanların bu yerleşimlerde ne kadar süreyle kaldığı bilinmemektedir.
- Yapıların içindeki tasvirler, dönemin doğasındaki canlıları (memeliler genellikle erekte pozisyonda) gösterir. Körtik Tepe'de görülen yılan motifine benzeyen ancak ağ şeklinde de yorumlanabilen motifler bulunur. Sayburç'ta bulunan friz, tasvirlerin birbiriyle ilişkili olduğunu düşündürmektedir.
- Yapıların toprağa gömülü olması ve kapıların olmaması, girişlerin kuvvetle muhtemel üstten olduğunu düşündürür.
- T biçimli taşlar üzerindeki oyuklar (kmk), başlangıçta sunu yapılan alanlar olarak düşünülmüşse de, günümüzde daha çok kırlangıç örgülü çatı yapısının kirişlerini sabitlemeye yönelik olduğu kabul edilmektedir.
- Yapıların canlandırmaları, yapıların toprağın içinde olduğunu ve üzerinin çatıyla örtülü olduğunu göstermektedir. Merkezde dairesel yapılar, çevresinde ise konut niteliği gösteren yapılar bulunur. Bu yapıların aynı anda mı kullanıldığı, yoksa farklı zamanlarda mı kullanıldığı bilinmemektedir.
- T biçimli taşların ağırlığı ve inşası için gereken insan gücü, dönemin zorlu koşulları düşünüldüğünde dikkate değerdir.
- Bazı araştırmacılar, kabartmaların amacının sadece bakmak değil, yapmak (kolektif çalışmayı gerçekleştirmek) olabileceği hipotezini ortaya atmıştır.
- Yapılarda sekiler bulunur. Bunların oturma bankı olabileceği düşünülse de, bölünmüş alanlar ve gruplar için olduğu da iddia edilmektedir.
- Göbeklitepe ve Fırat bölgesindeki bu yapıların kireçtaşı anakaya üzerine inşa edildiği görülmektedir. Bu durum, bazı uygulamalarla ilişkili olabilir.
- Yapıların hepsinde ayrıcalıklı bir alan, sunak olabilecek bir köşe bulunur.
- Tasvirlerde, protom (taşa birleşik heykel), alçak kabartma şeklinde su kuşları, sürüngenler, böcekler, kedigiller, yırtıcı kuşlar gibi canlılar görülür. Memelilerin çoğu erekte pozisyondadır. Tilki figürleri özellikle dikkat çekicidir.
- T biçimli taşlar üzerindeki H harfine benzeyen semboller, başlangıçta dualizm veya harf/sembol olarak yorumlanmışsa da, günümüzde kemer motifleri olduğu düşünülmektedir.
- T biçimli taşlar antropomorfik (insana benzetilmiş) özellikler taşır: yüzü olmayan, uzun sivri bir kafası olan, göğsünde kolye benzeri üçgenler olan, elleri göbeğin üzerine uzanan ve cinsel bölgesi hayvan postuyla kapatılmış figürlerdir. Bunlar cinsi belirsizdir.
- Çatalhöyük'teki benzer motifler, hayvan postunun cinsel bölgeyi kapatma amacıyla kullanıldığını destekler.
- Göbeklitepe'de genellikle erkek tasvirleri görülür. Bir adet kadın tasviri olabilecek figür dışında, tasvirler burunları belirgin, çoğunun ağzı olmayan ve elekte pozisyonda cinsel organını tutan erkek figürleridir.
- Klaus Schmidt'in "totem" olarak adlandırdığı figürler (hayvan postu giyen, kulakları olan insan figürleri), farklı klanların bir araya gelmesini veya şamanik bireyleri temsil ettiği düşünülmektedir.
- Sunak alanlarında domuz figürleri ve öğütme taşları görülmektedir.
- Göbeklitepe Öncesi ve Çağdaşı Diğer Önemli Alanlar:
- Natuf Kültürü (Doğu Akdeniz): Göbeklitepe'den yaklaşık 3000 yıl öncesine giden tasvirli sanat eserleri (derin göz çukurları, kaş hatları belirgin, ağzı olmayan küçük heykeller) ve dairesel, toprağa gömük barınaklar bulunur. Natuf kültürü, yerleşik veya yarı yerleşik, seçici toplayıcı ve bazı tahıl türlerine önem veren bir toplumdur. Köpeğin evcilleştirilme süreci de bu döneme denk gelir.
- Jeriko (Doğu Akdeniz/İsrail): Göbeklitepe'nin erken evresiyle değil, Çanak Çömleksiz Neolitiğin sonuyla çağdaş anıtsal bir yapı (büyük bir kule) bulunur. Bu yapının savunma amaçlı mı yoksa tahıl silosu mu olduğu tartışmalıdır. Jeriko'da da dairesel barınaklar inşa edilmiştir.
- Karahan Tepe: Göbeklitepe'ye benzer anıtsal yapılar ve düz T biçimli monolit taşlarla inşa edilmiş yapılar içerir. Yapılar anakaya üzerine inşa edilmiştir. Göbeklitepe'den farklı olarak burada anakaya yapının bir parçası olarak yontulmuş ve kullanılmıştır. Sekiler ve sunak alanları bulunur. T biçimli taşlar, mimari zorunluluk olmamasına rağmen mekan bölümlemesi amacıyla da kullanılmış olabilir. Karahan Tepe'de Neval Çori'de olduğu gibi nişler bulunur.
- Karahan Tepe'deki bir yapıda bulunan kanal ve havza, bir erginlenme ritüeli veya sıvı sunusu ile ilişkilendirilmektedir. Bu ritüel, bedensel kimliğin değişmesi, yeniden doğuş veya topluluğa kabul anlamına gelebilir. Bu durum, yapıların anakaya üzerine inşa edilmesinin nedenini açıklayabilir (suyun kontrollü akışı).
- Karahan Tepe'de ve Fırat bölgesinde yürek kemikleri belirgin tasvirler görülür.
- Göbeklitepe'den farklı olarak Karahan Tepe'de ve Dicle bölgesine yaklaştıkça dikey taşıyıcı sayısı dörde çıkmaktadır.
- Boyunlarında kolye benzeri motifler, elleri aşağıda birleşmiş figürler görülür. Sivri kafalar, başlık takılması veya saçların toplanması ile ilgili olabilir.
- Karahan Tepe'de bulunan, üzerinde kedigil taşıyan insan figürü, şamanik bireyleri veya gücün aktarımını temsil ettiği düşünülmektedir.
- Karahan Tepe'de dualizm veya üçlü kompozisyonlar görülür. Dualizm, Batı kültürlerinde yaygın bir düşünce anlayışıdır (siyah-beyaz, kadın-erkek vb.).
- Bu dönemde insanlar tarım yapmasa da, büyük hayvan sürülerini avlak alanlara iterek ihtiyaç duydukları eti temin etmiş olabilirler.
- Sayburç: Karahan Tepe'ye benzer yapılar içerir. Bir friz üzerinde, göbeğin üzerinde eli olan, cinsel organını tutan, hafif oturur pozisyonda ve kolye takan bir figür bulunur. Figürün her iki yanında büyük kedigiller, yanında ise av silahı tutan ve dans eder gibi gözüken bir figür ve bir boğa yer alır. Bu durum, figürlerin birbiriyle ilişkili olduğunu ve bir anlatım barındırdığını gösterir. Sayburç'ta da konut özelliği gösteren, ocakları ve gömüleri olan yapılar bulunur.
- Bölgesel Karşılaştırmalar:
- Doğu Akdeniz, Fırat, Dicle, Kuzey Irak, Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu'da MÖ 10.500'lere kadar giden tasvirli sanat eserleri üzerinden bir kültür birliği görülmektedir. Bu kültür birliği, derin göz çukurları, belirgin kaş hatları ve havan başı gibi objelerle (belki lider asaları) tanımlanır.
- Bu bölge, aynı zamanda bitkilerin ve hayvanların ilk evcilleştirildiği ve vadedilmiş topraklar olarak kabul edilen yerdir.
- En anıtsal yapılar ve en çok tasvirin bulunduğu yer Göbeklitepe'dir.
- Dicle Bölgesi (Boncuklu Tarla, Gürcütepe): T biçimli monolit taş yerine sıvalı dikey taşıyıcılar, kuru duvar tekniği, sekiler ve dört adet taşıyıcı bulunur. Sunak alanları ve domuz heykelleri görülür. Nişler bulunur. Yapıların zemininde bilinçli yapılmış giderler ve hazineler bulunur. Bu durum, sıvı sunusu veya ziyafetler sırasında yoğun su kullanımını düşündürür. Yapıların kireçtaşı anakaya veya sıkıştırılmış kireç taban üzerine inşa edilmesi, suyun kontrol altında tutulmasıyla ilişkili olabilir.
- Ortak Özellikler: Bu çağda, doğada görülen hayvanlar tasvir edilir; insan ve hayvan özelliklerini birleştiren karışık yaratıklar (klasik çağlarda yaygın olan) görülmez. Bu durum, insanın doğaya hükmetme aşamasından önceki bir dönemi yansıtabilir.
- Fırat ve Dicle Farkları: Fırat bölgesinde yapılar yüksek ve su kaynağının olmadığı yerlerdeyken (belki küçük göller olabilir), Dicle bölgesinde akarsu kenarına inşa edilmiştir. Fırat bölgesinde Sayburç dışında insan gömüsü bilinmezken, Dicle'de gömü bulunur. Fırat'ta kabartma ve tasvirler mimari parçaların birleşeniyken, Dicle'de bu durum daha az belirgindir (belki sıva üzerinde boyama olabilir).
Çanak Çömleksiz Dönemin Sonlanması:
- Bu dönemin sonlanmasının nedenleri hipotezlere dayanmaktadır:
- İklim değişikliği ve insanın adaptasyonu (kuraklık değil, verimlilik artışı olabilir).
- Hayvancılık yapan toplulukların daha geniş alanlara yayılması ve yarı göçebe faaliyeti sürdürmesi.
- Toplum içinde gerilim olması ve bazı grupların ayrılarak farklı yerlerde hayatta kalmak için avcı-toplayıcılıktan ziyade kendi ürünlerini ekmeye (artı ürün elde etmeye) başlaması.
Toplum İçi Hiyerarşi ve Statü Farklılıkları:
- Paleolitik dönemde taş aletlerin kolayca üretilebilmesi ve her yerde bulunması, ekonomik farklılıkların belirgin olmamasını ve dolayısıyla hiyerarşinin zayıf olmasını düşündürmüştür. Ancak bu yorum, maddi kültür varlıklarına dayanmaktadır.
- Neandertallerden ve Arkhaic Homo sapiens'ten beri ölülerin gömüldüğü bilinmektedir. Çayönü'nde görülen Atalar kültü ve kafatası yapıları, toplumdaki bazı bireylere (yaşlılar veya ruhani kişiler) duyulan saygıyı gösterebilir.
- Anıtsal yapıların inşası için topluluğu tasarlayan ve yönlendiren bir grubun veya sınıfın varlığı zorunlu bir ihtiyaçtır. Bu grubun liderliği, anıtsal yapıların inşasına olanak tanımış ve yapıların küçülerek mimari planlamadan uzaklaşması, bu gruba bağlılığın azaldığına işaret edebilir.
- Toplum içindeki farklılığı oluşturan şeyin yaşa bağlı tecrübe mi yoksa ruhani güçler mi olduğu bilinmemektedir.
- Tarih öncesi toplumlarda şizofreni gibi durumların gündelik hayatın bir parçası olabileceği ve doğayı farklı algılama yeteneğinin bireyleri farklı kılmış olabileceği de düşünülmektedir.
- Betimlemelerde statüsü farklı bireylerin ne zaman görülmeye başlandığı tam olarak bilinmemekle birlikte, küresel iklimdeki hızlı değişim (MÖ 9500-10000 civarı) ve ardından rejimin düzene girmesiyle toplumsal farklılıkların oluştuğu ve "asa" gibi nesnelerin veya belirgin heykellerin ortaya çıktığı düşünülebilir. Bu durum, doğayla uyum ve mücadelenin ardından bir düzenin kurulduğu evrede güç kazanan bireylerle ilişkili olabilir.
Sonuç:
Paleolitik dönemden Çanak Çömleksiz Neolitik döneme geçişin uzun ve karmaşık bir süreç olduğunu, insan evrimi, iklim değişiklikleri, beslenme alışkanlıklarındaki değişimler ve zihinsel gelişmelerin birbiriyle iç içe geçtiğini ortaya koymaktadır. Çanak Çömleksiz Neolitik dönem, Göbeklitepe gibi anıtsal yapılar, karmaşık sembolizm, gelişmiş mimari teknikler ve toplum içi farklılıkların ilk izlerinin görüldüğü, "tarihin sıfır noktası" olmaktan ziyade bir devamlılık ve adaptasyon süreci içinde yer alan önemli bir evredir. Anadolu ve Mezopotamya'daki bulgular, bu dönemin zengin kültürel yapısını ve yerleşik hayata geçişin sadece tarımsal nedenlere değil, aynı zamanda sosyal, dini ve sembolik faktörlere de bağlı olduğunu göstermektedir.
Paleolitik dönem ve Neolitik döneme geçiş süreci nasıl özetlenebilir?
Paleolitik dönem, insanlık tarihinin en uzun süresini kapsayan ve günümüz insanının evrimleşme sürecinin görüldüğü jeolojik Pleistosen dönemi ile eşdeğer bir zaman dilimidir. Bu dönemde insanların taş aletler ürettiği, göçebe bir yaşam sürdüğü, mağara önlerinde barındığı ve besinlerini avcılık ve toplayıcılıkla sağladığı bilinmektedir. Ateşin kontrol altına alınması ve pişmiş yiyecek tüketimi, çene yapısının evrimleşmesi ve beyin hacminin büyümesi gibi önemli fiziksel ve zihinsel gelişmelerin yaşandığı bir süreçtir. Epipaleolitik veya Mezolitik olarak adlandırılan dönemin sonuna doğru ise, tarıma geçişin ilk adımları olan seçici toplayıcılık faaliyetleri başlamış ve insanlar barınaklar inşa etmeye başlamıştır. Neolitik dönem ise insanın yerleşik hayata geçtiği, hayvancılık ve tarım faaliyetlerinin başladığı, besin üretiminin kendi kontrolüne geçtiği bir kırılma noktasıdır. Bu geçiş ani bir değişimden ziyade, Paleolitik dönemin sonundaki seçici toplayıcılık ve yarı göçer yaşam biçimi üzerinden Neolitik döneme doğru evrilen uzun bir süreçtir.
Göbeklitepe'nin keşfi, tarih öncesi toplumlar hakkındaki mevcut bilgimizi nasıl değiştirdi?
Göbeklitepe'nin keşfinden önce, anıtsal ve büyük ölçekli yapıların ancak yerleşik hayata geçmiş ve önemli bir nüfus artışı yaşamış topluluklar tarafından inşa edilebileceği düşünülüyordu. Bu yapıların inşası için gerekli olan kolektif çalışma ve organizasyonun ancak artı ürün elde eden, yiyecek kaygısı taşımayan toplumlar tarafından mümkün olabileceği yaygın bir görüştü. Ancak Göbeklitepe'nin, bilinen en erken evresinin (yaklaşık MÖ 9600) çanak çömleksiz Neolitik döneme, yani köyleşme sürecinin başlangıcından öncesine tarihlenmesi ve burada büyük, anıtsal yapıların bulunması, bu kuramı kökten değiştirmiştir. Göbeklitepe, insanların henüz yerleşik hayata tam olarak geçmeden ve tarıma başlamadan bile, bilinmeyen bir motivasyonla kalabalık gruplar halinde bir araya gelerek büyük anıtsal yapılar inşa edebildiğini göstermiştir. Bu durum, tarih öncesi toplumların organizasyon yeteneği ve motivasyonları hakkındaki algımızın yeniden şekillenmesine yol açmıştır.
Göbeklitepe ve benzeri yerlerdeki anıtsal yapıların mimari özellikleri nelerdir?
Göbeklitepe'deki en eski anıtsal yapılar dairesel planlıdır ve zemini toprağa hafifçe gömülüdür. Bu yapıların merkezinde diğerlerine göre daha büyük, tek parça halinde yontulmuş T biçimli dikilitaşlar yer alır. Yapıların duvarları, harç kullanılmadan taşların üst üste dizilmesiyle oluşturulmuş kuru duvar tekniğiyle inşa edilmiştir ve T biçimli taşlar aynı zamanda duvarları destekleme işlevi de görür. Yapıların girişlerinin kuvvetle muhtemel üstte olduğu düşünülmektedir. Daha sonraki evrelerde ise mimaride dairesel planlardan köşeleri yuvarlatılmış dairesel veya dörtgen planlara doğru bir evrim görülür ve anıtsallıktan biraz daha uzaklaşılır. Karahantepe gibi Fırat bölgesindeki diğer merkezlerde de benzer T biçimli veya düz monolit taşlarla inşa edilmiş, zemini kireç taşı ana kayaya oyulmuş veya oturtulmuş yapılar görülür. Dicle bölgesindeki Boncuklu Tarla ve Gürcütepe gibi merkezlerde ise T biçimli monolit taşlar yerine sıvayla kaplanmış dikey taşıyıcılar kullanılır ancak dış duvarlar yine kuru duvar tekniğindedir ve sekiler bulunur.
Göbeklitepe ve Karahantepe gibi merkezlerdeki dikilitaşlar ve kabartmalardaki sembolik anlatımlar nasıl yorumlanabilir?
Göbeklitepe ve Karahantepe gibi merkezlerdeki dikilitaşlar ve kabartmalar, dönem insanlarının doğayı algılayışlarını ve muhtemelen inanç sistemlerini yansıtmaktadır. Kabartmalarda daha çok su kuşları, sürüngenler, böcekler, akrep, örümcek, boğalar, kedigiller ve yırtıcı kuşlar gibi doğada görülen hayvan figürleri yer alır. Memeli hayvan tasvirlerinin çoğunlukla erekte pozisyonda ve hatta avlanma pozisyonunda olması dikkat çekicidir. Karahantepe'deki friz gibi kompozisyonlar, bu tasvirlerin birbiriyle ilişkili sahneleri anlattığını düşündürmektedir. T biçimli dikilitaşlardaki H benzeri sembollerin, kemer üzerindeki motifler olabileceği ve antropomorfik (insan biçimli) benzetmeler olduğu düşünülmektedir. Bu taşlardaki oyukların ise yapıları destekleyen ahşap çatıları tutturmak için kullanılmış olabileceği belirtilmiştir. Bazı kabartmaların duvarların içinde kalması, motivasyonun sadece tasvirleri görmek değil, belki de yapım sürecinin kendisi olabileceği sorusunu akla getirmektedir. Genel olarak, bu sembolik anlatımların doğa ruhları, güç aktarımı veya şamanik öğelerle ilişkili olabileceği yorumları yapılmaktadır.
Çanak çömlekli ve çanak çömleksiz Neolitik dönem arasındaki temel farklar nelerdir?
Çanak çömleksiz Neolitik dönem, adından da anlaşılacağı gibi seramik kapların henüz yaygın olarak kullanılmadığı bir dönemdir. Bu dönemde insanlar ağırlıklı olarak seçici toplayıcılık ve avcılıkla beslenirler ve Göbeklitepe gibi tapınım alanları veya Karahantepe gibi anıtsal yapılar inşa edilir. Mimari genellikle dairesel planlı ve toprağa gömük yapılardan oluşur. Çanak çömlekli Neolitik dönem ise seramik kapların üretiminin başladığı, insanların tam olarak yerleşik hayata geçtiği, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin daha yaygınlaştığı bir süreçtir. Bu dönemde köyler kurulmaya başlar ve beslenme alışkanlıkları da değişir; pişmiş toprak kaplarla sulu yemeklerin yapılması daha mümkün hale gelir. Çanak çömleğin varlığı, insanların yerleşik hayata geçişi ve besinle ilişkilerinin değişimiyle kültürel olarak önemli bir göstergedir.
Göbeklitepe ve Karahantepe gibi merkezlerde bulunan insan figürleri nasıl betimlenmiştir ve toplumdaki statü farklılıkları hakkında ne söylenebilir?
Göbeklitepe ve Karahantepe gibi merkezlerde bulunan insan figürleri genellikle antropomorfik özellikler taşır ancak yüzleri tam olarak belirgin değildir. Derin göz çukurları ve belirgin kaş hatları varken, ağızları genellikle yoktur (istisnalar bulunmakla birlikte). Göğüslerinde kolye benzeri üçgen figürler bulunur ve elleri genellikle göbek üzerinde veya cinsel organ bölgesindedir. Erkek figürleri genellikle erekte pozisyonda ve cinsel organlarını tutar vaziyette betimlenmiştir. Karahantepe'de bulunan ve üzerinde büyük bir kedigil taşıyan insan figürü gibi betimlemeler, toplum içindeki farklı statüdeki bireylerin varlığına işaret edebilir. Elinde asa benzeri bir obje tutan figürler de liderlik veya özel bir statüyü simgeleyebilir. Bu statü farklılıklarının ekonomik olmaktan ziyade yaşa, yaşamsal deneyime veya Ruhani güce dayalı olabileceği yorumları yapılmaktadır.
Neolitik dönemde hayvanların evcilleştirilme süreci nasıl gerçekleşti ve bu durum insanların yaşamını nasıl etkiledi?
Kaynaklar, Neolitik dönemin bereketli Hilal bölgesinden başlayıp dünyaya yayılan bir tarım ve hayvancılık süreci olduğunu belirtmektedir. İlk evcilleştirilen bitkilerle beraber hayvanların da bu bölgede olduğu haritalarla gösterilmiştir. Köpeğin evcilleştirilme sürecinin Neolitik dönemin başlarına denk geldiği belirtilmiştir. Hayvanların evcilleştirilmesi, insanların besin kaynaklarını kontrol etmelerini sağlamış, bu da yerleşik hayata geçişi ve nüfus artışını tetikleyen önemli faktörlerden biri olmuştur. Hayvancılık yapan toplulukların daha geniş alanlara yayıldığı ve yarı göçer yaşamlarını devam ettirdiği de belirtilmiştir. Göbeklitepe gibi merkezlerde bulunan domuz heykelleri gibi buluntular, bu hayvanların sembolik veya ritüelistik önemine de işaret ediyor olabilir.
Neolitik dönemin sonu ve çanak çömlekli döneme geçişin nedenleri hakkında hangi hipotezler bulunmaktadır?
Çanak çömleksiz Neolitik dönemin sonlanması ve çanak çömlekli döneme geçişin kesin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte çeşitli hipotezler öne sürülmektedir. Bunlardan biri, iklim değişikliği ve insanların bu değişime adaptasyonu ile ilgilidir. Kuraklık gibi bir durumun olmamasına rağmen, iklimdeki verimlilik artışının hayvan yetiştiriciliğini teşvik ettiği ve hayvancılıkla uğraşan toplulukların geniş alanlara dağıldığı düşünülmektedir. Bir diğer hipotez ise, toplum içinde yaşanan gerilimler nedeniyle bazı grupların ana topluluktan ayrılarak farklı yerlere göç etmesi ve burada hayatta kalmak için tarım gibi yeni yaşam biçimlerini benimsemesidir. Bu ayrılan grupların artık avcı-toplayıcılık yerine kendi ürünlerini yetiştirmeye yöneldiği ve böylece çanak çömlekli dönemin başlangıcına doğru evrilen bir süreçte yer aldıkları düşünülmektedir.