İlyada: Arkeoloji ve klasik filoloji perspektifinden Homeros okumaları

2. Oturum: İlyada 1. ve 2. Kitap/Bölüm

İçerik

Homeros'un İlyada Destanı'nın ilk iki bölümünü arkeolojik ve klasik filoloji açısından analiz edilmektedir. Kaynaklar, destanın yaklaşık MÖ 1200'deki olayları anlatmasına rağmen, metnin kendisinin yaklaşık 600 yıl sonra, Arkaik veya Klasik Dönem'de yazıya geçirildiğini vurgulanmaktadır. Bu zaman farkı, metnin anlatılan olaylara kendi döneminin bakış açısıyla yaklaştığını göstermektedir. Ayrıca, destanın başlangıçta sözlü bir anlatı olduğu ve bu nedenle akılda kalıcılığı artıran tekrarlı ifadeler içerdiği belirtilmektedir. Bu tekrarların sadece kafiye sağlamakla kalmayıp yapısal bütünlüğe de hizmet ettiği ifade edilmektedir.

Etkinlik şifrelerini almak için arkeoakademi@gmail.com adresine mail atabilir veya sosyal medya hesaplarından bize ulaşabilirsiniz.

2. Oturum: İlyada: 1-2. Bölüm 

Aktarıcılar: Ozan Yıldırım (Arkeolog, profesyonel turist rehberi), Özge Acar (Klasik filolog, profesyonel turist rehberi). Etkinlik süresi: 150 dakika.

Yukarıdaki etkinliğin içeriği hakkında fikir sahibi olmanız için aşağıdaki videoları hazırladık. Youtube videolarını etkinliğin fragmanı olarak düşünebilirsiniz. Etkinliğin tamamını izlemek için arkeoakademi@gmail.com adresinden veya sosyal medya hesaplarımızdan bize ulaşabilirsiniz. Şifreli içerikler belirli bir ücret karşılığında paylaşılmaktadır.

Giriş

Bu brifing belgesi, "İlias 2. Oturum - Kitap 1.-2. Bölüm: Arkeoloji ve Klasik Filoloji Perspektifinden Homeros Okumaları" başlıklı kaynağa dayanarak İlyada Destanı'nın ilk iki bölümünü arkeolojik ve klasik filoloji perspektifinden incelemektedir. Brifing, metnin ana temalarını, önemli fikirlerini ve günümüzle olan bağlantılarını ele almaktadır.

Ana Temalar ve Önemli Fikirler

  • Metnin Zamansal Katmanları: İlyada'nın kabaca MÖ 1200'lerde yaşanan olayları anlattığı ancak metnin kendisinin yaklaşık 600 yıl sonra yazıldığı vurgulanmaktadır. Bu, metnin yazıldığı dönemin (Arkaik veya Klasik Dönem) ve anlatılan olayların geçtiği dönemin (Tunç Çağı) bakış açılarının iç içe geçtiği anlamına gelir. Metni okurken, modern insanın geçmişe bakışı gibi, metnin de 600 yıl önceki olaylara kendi zamanının perspektifinden baktığı belirtilir.
  • Homeros'un Kalıcı Etkisi: Troya Savaşı'nın sadece antik dönemde değil, Orta Çağ duvar resimlerinden klasik vazo resimlerine, hatta modern yazına (örneğin, Akileus'un Şarkısı) ve teknolojiye (Truva Atı virüsü) kadar günümüzü hala etkilediği örneklerle gösterilir. Savaşın unutulmadığı ancak günümüzdeki yaratıcılığı ve yazını da desteklediği üzerinde durulur.
  • Sözlü Gelenekten Yazıya Geçiş: Metnin başlangıçta sözlü bir anlatı olduğu ve bu nedenle sözlü anlatıcının aklında kalmasını sağlayacak tekrarlara (formülsel ifadeler) yer verildiği belirtilir. "Güzel dizlikli Akhalar" gibi sürekli tekrarlanan ifadeler, sadece kafiye oluşturmakla kalmayıp yapısal bir bütünlük de sağlamaktadır.
  • Akhaların Tunç Çağı Kültürü: Akha toplumunun birbirlerinden ayrı krallıkları olan ancak tek bir ana kral (Agamemnon) tarafından yönetilen bir Tunç Çağı kültürü olduğu açıklanır. Bu toplumun doğudan Yunan ana karasına yerleştiği ve adaları ele geçirdiği bilgisi verilir.
  • Akhileus'un Öfkesi: Destanın ana kurgusunun Akhileus'un öfkesi etrafında döndüğü ve hikayenin Akhileus'un öfkesi ve bunun sonucunda Akhalar arasında çıkan veba salgını ile başladığı vurgulanır.
  • Tanrıların Rolü ve Müdahalesi: Yunan panteonundaki tanrıların sadece ana figürlerden ibaret olmadığı, aynı zamanda farklı güçlere veya etki alanlarına sahip oldukları (epithetler aracılığıyla) belirtilir. Apollon'un hem veba salan hem de vebadan kurtaran bir tanrı olarak tasvir edilmesi örnek verilir. Tanrıların olay akışına doğrudan veya dolaylı olarak müdahale ettiği, insanları kandırdığı, hayat kurtardığı veya ölümlerine neden olduğu sıkça görülen bir motif olarak ele alınır. Athena'nın Akileus'u Agamemnon'u öldürmekten vazgeçirmesi veya Zeus'un rüya aracılığıyla müdahale etmesi önemli örneklerdir.
  • Kleos (Şan ve Şöhret) ve Moyra (Pay): Kahramanların savaşa katılmalarının temel nedenlerinden birinin Kleos yani şan, şöhret ve ün peşinde olmak olduğu açıklanır. Akhileus'un kısa ömürlü ancak şanlı bir yaşam ya da uzun ömürlü ancak şöhretsiz bir yaşam arasında seçim yapması bilgisi verilir. Kleos ile birlikte Moyra kavramı da önemli yer tutar; insanların kendi paylarını bilmeleri ve ona razı gelmeleri beklenir. Agamemnon'un Moyrasına razı gelmemesi onun kibrini ve kötü yönünü gösterir.
  • Kadının Antik Dönemdeki Yeri: Metinde kadının konumu hem Agamemnon'un ev içindeki durumu (Hera ile ilişkisi) üzerinden hem de Briseis'in bir armağan olarak görülmesi üzerinden ele alınır. Kadının ev içinde görünmez olsa da önemli bir varlığı olduğu, ancak toplumsal ve savaşla ilgili kararlarda ikincil planda olduğu vurgulanır. Briseis'in isminin metnin ilerleyen kısımlarına kadar geçmemesi, kadının birey olarak değil, bir "armağan" olarak görülmesine işaret eder.
  • Antik Dönem Ritüelleri: Metinde detaylı olarak anlatılan arınma ve kurban törenleri, antik dönemdeki dini ritüellere ışık tutar. Temiz suyla arınma, tanrılara yakarış, kurban kesimi, etlerin pişirilmesi ve şölenin detayları adım adım anlatılır. Sakatatların yenilmesi gibi detaylar, ritüellerin sembolik anlamlarına dair yorumlara yol açar.
  • İnsani Kahramanlar: İlyada kahramanlarının sadece tanrısal özelliklere sahip varlıklar olmadığı, aynı zamanda insani zayıflıkları, duyguları ve tepkileri olduğu vurgulanır. Akhileus'un armağanı elinden alınınca ağlaması, küsmesi ve annesine şikayet etmesi gibi davranışlar, bu insani yönü gösterir. Bu insani yönün varlığı, sorgulama ve düşünceyi geliştirme boyutunu da beraberinde getirir.
  • Vazo Resimleri ve Metin İlişkisi: Vazo resimlerinin, metinde anlatılan sahnelerin (örneğin, Briseis'in alınması, Peleus ve Thetis'in düğünü, Paris'in yargısı, pigme ve turna savaşları) tasvirleri olarak karşımıza çıktığı ve bu tasvirlerin metnin yazıldığı dönemin (Klasik Dönem) kıyafetlerini ve anlayışını yansıttığı belirtilir. Bu, olayların geçtiği Tunç Çağı'ndan farklı bir görselleştirme sunar.
  • Savaşın Gerçekliği ve Algısı: Metin, savaşın sadece kahramanların teke tek dövüşlerinden ibaret olmadığını, aynı zamanda kaotik, vahşi ve kanlı bir meydan muharebesi olduğunu da gösterir. "The King" filmi, bu kaotik ortamı anlamak için modern bir örnek olarak önerilir. Savaşın kaderinin sadece iki kahramanın dövüşüyle belirlenmesi gibi özel durumlar da metinde yer alır.
  • Troya Savaşı'na Katılımın Nedenleri: Menelaos ve Agamemnon dışında diğer kralların ve kahramanların savaşa katılmalarının asıl nedeninin şahsi bir dertleri olmaması, ancak büyük kral tarafından davet edilmeleri ve Kleos peşinde olmaları olduğu vurgulanır. Armağan verilmediği takdirde savaştan kolayca çekilebilecekleri de belirtilir.
  • Tunç Çağı Savaş Teknolojisi: Güzel dizlikler gibi metalden yapılan savunma ekipmanlarının değerli olması ve sadece üst rütbeli kişilerin sahip olması Tunç Çağı savaş teknolojisi hakkında bilgi verir. Ok ve yay ile sapanın savaşlardaki etkinliği karşılaştırılır; sapan taşının ölümcül hızı ve zırhlar üzerindeki etkisi vurgulanır.
  • Gemi Teknolojisi ve Deniz Savaşları: Tunç Çağı gemilerinin dar, düz ve alçak gövdeli olduğu, 50 kürekçili en büyük gemilerin 27 metre civarında olduğu ve bir gemi yapımının 6 ay sürdüğü bilgisi verilir. Deniz savaşlarının gemilerin yan yana gelerek üzerindeki savaşçıların çarpışması şeklinde olduğu, klasik dönem gemilerindeki mahmuz gibi bir özelliğin Tunç Çağı gemilerinde olmadığı belirtilir. Troya'nın deniz gücünün zayıf olmasının nedeni bu teknoloji ve dönemin deniz savaşları kurgusuyla ilişkilendirilir.
  • Sayısal Abartılar ve Güvenilirlik: İlyada'daki gemi ve ordu sayıları ile arkeolojik ve Hitit metinlerindeki bilgiler karşılaştırılır. İlyada'daki 1231 gemi sayısının oldukça abartılı olduğu ve gerçekçi bir Akha ordusu için 300 gemi civarında olması gerektiği tahmin edilir. Troya nüfusu ve savaşa katılabilecek erkek sayısı üzerine yapılan tahminler sunulur ve Akha ordusunun sayıca Troya şehrinden on kat daha fazla olduğu bilgisi verilir. Ancak müttefikler hesaba katıldığında Troya tarafının da kalabalıklaştığı belirtilir. Metindeki sayısal abartının ve gemi kataloğunun Atina'daki icra edilme ortamıyla (dinleyicinin kendi geldiği yerlerden insanların listede yer alması) ve Akhaların şanının yüceltilmesiyle ilgili olabileceği yorumu yapılır.
  • Metnin Yapısal Düzeni ve Motifleri: Metnin, özellikle ilk iki kitabın, tekrarlayan motifler (örneğin, salgın, tartışma, yolculuk, tanrı müdahalesi, Olympos'taki tartışma) ve döngüsel bir yapı üzerine kurulu olduğu belirtilir. Bu yapısal düzenin dinleyicinin hikayeyi takip etmesine yardımcı olduğu ve belirli temaların (örneğin, Akhileus'un öfkesi, Kleos) sürekli olarak vurgulandığı açıklanır.
  • Ozanın Rolü ve Tanıklığı: Ozanın (Homeros) olayları en tepeden gören ve her şeyi bilen bir anlatıcı olduğu, hikayeyi Musa'lardan ilham alarak anlattığı belirtilir. Ozanın zaman zaman kendini gösterdiği ve olaylara yorum kattığı (örneğin, Agamemnon'un düşüne dair yorumu) örneklerle gösterilir.

Birinci Kitabın Özeti

Birinci kitap, Akhileus'un öfkesi ve bunun sonucunda Akhalar arasında çıkan veba salgını ile başlar. Salgının nedeni, Agamemnon'un Apollon rahibi Khryses'in kızı Khryseis'i esir alması ve geri vermeyi reddetmesidir. Agamemnon kızı geri vermeye razı olur ancak yerine Akhileus'un esiri olan Briseis'i alır. Bu durum Akileus'u öfkelendirir ve savaşa katılmayı reddeder. Hikaye, Akileus ve annesi deniz tanrıçası Thetis arasındaki diyalogla devam eder. Thetis, oğlu için Zeus'tan destek ister ve Zeus, Akhalara zorluk çıkaracağına dair söz verir. Kitap, Olympos'ta tanrılar arasında Hera'nın Akhaları desteklemesi nedeniyle çıkan tartışmayla sona erer.

İkinci Kitabın Özeti

İkinci kitap, Zeus'un Agamemnon'a Troya'yı hemen alacağına dair yanıltıcı bir rüya göndermesiyle başlar. Agamemnon bu rüyayı komutanlarına anlatır ve bir toplantıda saldırı kararı alınır. Ancak Agamemnon, orduyu denemek için geri dönme önerisinde bulunur. Askerler hemen gemilere kaçışmaya başlar. Athena, Odysseus'u durdurur ve onu askerleri geri döndürmesi için görevlendirir. Odysseus, Agamemnon'un asasını alarak askerleri geri döndürür ve onları savaşa devam etmeye ikna eder. Bu bölümde Thersites'in Akhaları eleştirmesi de yer alır. Kitabın en önemli bölümü, Akhaların farklı bölgelerden gelen gemilerini ve komutanlarını listeleyen "Gemi Kataloğu"dur. Bu katalog, Akha birliğinin büyüklüğünü ve çeşitliliğini gösterir ve Kleos peşindeki kahramanları vurgular. Kitap, Zeus'a yapılan bir adakla sona erer.

İlyada'da tasvir edilen Akha toplumu nasıl bir yapıya sahipti?

İlyada'da anlatılan Akha toplumu, Tunç Çağı'na ait bir kültürü yansıtır. Bu kültürde, birbirinden bağımsız küçük krallıklar bulunmasına rağmen, tek bir ana kral (Agamemnon) tarafından yönetilen merkezi bir otorite mevcuttur. Bu Akhaların doğudan Yunan ana karasına yerleştiği ve daha sonra adaları da egemenlikleri altına aldığı belirtilir. Metnin yazıldığı dönem, bahsedilen olayların yaşandığı dönemden yaklaşık 600 yıl sonradır, bu da anlatılan hikayenin daha eski bir dönemin kültürel belleğinden beslendiğini gösterir.

İlyada'nın ana konusu nedir ve hikaye nasıl başlar?

İlyada destanının ana kurgusu Akhileus'un öfkesi etrafında şekillenir. Hikaye, Akhileus'un Agamemnon'a duyduğu öfke ve bu öfkenin bir sonucu olarak Akha ordusu arasında yayılan veba salgını ile başlar. Apollon rahibi Khryses'in kızı Khryseis'in Agamemnon tarafından alıkonulması ve Agamemnon'un kızı geri vermeyi reddetmesi üzerine Apollon'un Akha ordusuna veba salması, hikayenin temelini oluşturan olaylardan biridir. Bu durum, Akhileus'un savaştan çekilmesine ve destanın ilerleyen bölümlerindeki olayların şekillenmesine neden olur.

İlyada'da tanrıların rolü ve insan olaylarına müdahalesi nasıldır?

İlyada'da Yunan panteonundaki tanrılar, sadece ana figürlerden ibaret değildir. Her tanrının farklı özelliklerini ve etki alanlarını belirten "epitetler" (sıfatlar) aracılığıyla tasvir edilirler. Örneğin, Apollon hem veba salan ("Simintheus") hem de vebadan kurtaran bir tanrı olarak karşımıza çıkar. Tanrılar, olay akışına doğrudan veya dolaylı olarak sürekli müdahale ederler. Bazen insanları kandırır, bazen hayat kurtarır, bazen de ölümlerine neden olurlar. Athena'nın Akhileus'u Agamemnon'u öldürmekten vazgeçirmesi veya Zeus'un rüya aracılığıyla Agamemnon'a müdahale etmesi, tanrıların insan kaderine olan etkilerine dair önemli örneklerdir. Tanrıların kendi aralarındaki çekişmeler ve anlaşmazlıklar da insan olaylarını etkileyebilir.

İlyada'da sıkça geçen "güzel dizlikli Akhalar" ifadesi ne anlama gelir ve neden vurgulanır?

Metinde sıkça tekrarlanan "güzel dizlikli Akhalar" ifadesi, savaşçıların giydiği dizlikleri tanımlar. Bu dizlikler, genellikle metalden yapılmış değerli savunma ekipmanlarıdır. Sadece üst rütbeli veya kahraman olarak nitelendirilen kişilerin sahip olduğu bu dizlikler, hem koruyucu bir işlev görür hem de giyen kişinin yüksek statüsünü ve zenginliğini gösterir. Homeros'un bu ifadeyi sürekli vurgulamasının nedeni, savaşçıların gücünü, değerini ve ordunun ne kadar donanımlı olduğunu belirtmektir. Metalden yapılmış zırh ve savunma ekipmanları o dönemde pahalı ve nadir bulunan nesnelerdi, bu nedenle bu tür tanımlamalar ordunun kudretini de yansıtır.

İlyada'da anlatılan dini ritüeller ve kurban sahneleri hakkında neler öğreniyoruz?

İlyada'da dini ritüeller ve kurban sahneleri detaylı bir şekilde tasvir edilir. Tanrılara yakarmadan önce arınma ritüelleri (temiz su kullanımı gibi) yaygındır. Kurban törenlerinde yere arpa taneleri serpilir, kurban edilecek hayvanlar kesilir, etleri hazırlanır ve pişirilir. Bu yemekler hem tanrılar için bir sunu hem de ritüele katılanlar için bir ziyafet niteliği taşır. Kurban edilen hayvanın genç, yağlı ve lezzetli olması tercih edilir. Şarap içilmesi de ritüellerin önemli bir parçasıdır ve bu içkinin kendisi de tanrılara bir adak olarak sunulur. Bu tasvirler, Tunç Çağı ve Klasik Çağ'daki dini uygulamalar hakkında önemli bilgiler sunar.

İlyada'da Akhileus'un karakteri ve motivasyonları hakkında ne gibi çıkarımlar yapabiliriz?

Akhileus, destanın ana kahramanıdır ancak tam anlamıyla bir "kahraman" figürü olarak çizilmez. Bir yandan yarı tanrısal özelliklere sahip güçlü bir savaşçıyken, diğer yandan kırılgan, hayal kırıklığına uğrayan, annesine sığınan ve öfkelenen insani özellikler sergiler. Özellikle Agamemnon'un Brisais'i elinden alması üzerine gösterdiği tepki, onun bireysel onuruna ve "kleos"una (şan/şöhret/ün) verdiği önemi gösterir. Annesi Thetis'in onun kısa ama şanlı bir ömrü olacağına dair kehaneti, Akhileus'un eylemlerinin ardındaki temel motivasyonlardan biridir; savaşa katılması ve şöhret peşinde koşması bu kehanetin bir sonucudur. Annesinin onu koruma çabası da bu kehanetle ilişkilidir.

İlyada'da anlatılan gemi sayıları ve askeri kuvvetler ne kadar gerçekçidir?

İlyada'da anlatılan gemi sayıları ve askeri kuvvetler, arkeolojik ve tarihsel verilerle karşılaştırıldığında abartılı görünmektedir. Metinde toplam 1231 gemiden bahsedilirken, her gemide 50 kürekçi olduğu belirtilir (bu sayı arkeolojik olarak tunç çağı gemileri için tutarlı bir sayıdır). Ancak, Akha ordusunun tahmini sayısının 15.000 civarında olduğu düşünülürse, bu sayıdaki bir ordu için sadece 300 civarında gemi yeterli olacaktır. Ayrıca, Tunç Çağı'ndaki deniz güçlerinin genellikle 15-30 gemiye sahip olduğu bilinmektedir. Metindeki sayılar, muhtemelen ozan tarafından anlatıyı daha görkemli hale getirmek için kullanılmıştır. Savaşın doğası da bir meydan muharebesi gibi tasvir edilir, gemilerin yan yana gelip üzerlerindeki savaşçıların çarpışması şeklinde, bu da o dönemin deniz savaşı teknolojisi ve stratejileriyle uyumludur. Troyalıların deniz gücüne önem vermemesi de bu bağlamda anlaşılabilir.

İlyada'da karşımıza çıkan sanatsal betimlemeler (vazo resimleri, heykeller vb.) metnin anlaşılmasına nasıl katkı sağlar?

İlyada'da anlatılan sahnelerin ve karakterlerin tasvirli sanatta (vazo resimleri, heykeller, kabartmalar vb.) karşılıkları bulunması, metnin anlaşılmasına ve yorumlanmasına önemli katkılar sunar. Özellikle vazo resimleri, metinde bahsedilen olayların ve karakterlerin farklı dönemlerde (arkaik, klasik dönem gibi) nasıl görselleştirildiğini gösterir. Bu tasvirler, aynı zamanda metnin yazıldığı dönemin kültürel ve sanatsal anlayışı hakkında da bilgi verir. Örneğin, Akhaların fiziksel görünümleri, giysileri ve ekipmanları, metnin yazıldığı dönemin sanat anlayışına göre betimlenmiştir, bu da olayların yaşandığı dönemden farklı olabilir. Ayrıca, Paris'in Yargısı gibi mitolojik sahnelerin farklı dönemlerde farklı sanat eserlerinde tekrar tekrar işlenmesi, bu hikayelerin kültürel bellekteki yerini ve önemini gösterir. Pigme ve turna savaşları gibi bazı sahneler ise, antik dönemdeki mizah anlayışı ve tasvirli sanatın yazılı metinle nasıl iç içe geçebildiğine örnek teşkil eder.

Etkinlik şifrelerini almak için arkeoakademi@gmail.com adresine mail atabilir veya sosyal medya hesaplarından bize ulaşabilirsiniz.